Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk İnanma ve Anlama Modeline Dair

Sait Başer

Türk İnanma ve Anlama Modeline Dair Gönderileri

Türk İnanma ve Anlama Modeline Dair kitaplarını, Türk İnanma ve Anlama Modeline Dair sözleri ve alıntılarını, Türk İnanma ve Anlama Modeline Dair yazarlarını, Türk İnanma ve Anlama Modeline Dair yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türk devletinde fütuhâtın maksadı sömürmek değil; zulüm coğrafyalarına hizmet ve adalet götürmektir.
Sayfa 58 - İrfan Yayıncılık, 1. Baskı 2011Kitabı okudu
"Divan Edebiyatı", "Saray Edebiyatı" gibi aşağılayıcı suçlamalarla, böylesine büyük milli hazinelerin ve seviyeli sanatın görardı edilip, bundan kaçınılmasını hiç bir izahla kapatılamayacak ölçüde (haydi kasıt demeyelim) bir hata olarak görüyorum.
Reklam
Zaten konuya felsefi bir derinlikle eğilirsek homojen ortamlar, yaratıcılık ve yaşama şevkinin tükenmesine sebep olmaktadır. Fark, toplumsal bir ihtiyaçtır. Çoklu hayat ortamı rekabet, zenginlik ve yaratıcılığın ana cevheridir.
Elbette ki anlamın ortaya çıkışı özneye bağlı; ama insan da sübjektif bir varlık. Dolayısıyla her anlamda sübjektiftir. Dolayısıyla anlam'a bir standart belirlemek kolay değildir. İşte burada anlamaya dair bir standart veya ortak alan arayışımız, anlaştığımız alanı, yani toplumsalı bulmak ihticımızdan kaynaklanıyor. Çünkü "anlaştığımız alan" dediğimiz şey bizim kültürümüzdür.
-Hocam son olarak, Orhun kitabeleri için; "Türk Milleti'ne rehber olabilir" diyebilir miyiz? Rehberden ziyade kültürün teşekkül dinamiklerini bulabileceğimiz bir kaynak metindir, ana metinlerimizden biridir. Rehber demek doğru değidir. Tarihsellik günü ıskalamaya yol açar. Rehber edinmeyeceksin, kültürün dinamiklerini, elemanlarının teşekkül aşamalarını görmek bakımından bir ihtiyaç.
Türk-İslam dünyası ilişkilerinde de özellikle Safevi-Osmanlı yani Şah İsmail-Yavuz mücadelesi dolayısıyla bizim İran ve Osmanlı coğrafyası dışındaki İslam dünyası ile sağlıklı ilişkilet kurabilmemiz için ve İran'ı dışlayacak bir arka felsefi arka plan oluşturmak için, Arap itikadını benimseyişimiz söz konusu. O benimseyiş İran'ı soyutlamıştır ama Osmanlı 'nın da Töre ve özellikle Töre üzerine oturan Maturidi itikattan resmi anlamda Eş' ari ulemaya itibar edilişi dolayısıyla zamanla Osmanlı'da Kazızade tipinde din adamları türemiş ve Hazarfen Ahmet Çelebi gibi, Lagari Ahmet Çelebi gibi teknolojide, ilimde ilerlemeye yol açacak, rasathanenin topa tutulması gibi olumsuzluklar baş göstermiş ve zamanla da adına gerileme dediğimiz bir dönem ortaya çıkmış.
Reklam
Aynen şöyle bir ifade var Kutadgu Bilig'de, "Adalete dayanan Töre, gökyüzünün direğidir, eğer adalet bozulursa gökyüzü yerinde durmaz, çöker." -Aslında bu ifadeyi Meclisin kapısına yazmak lazım. Artık kapılara, pencerelere yazmakla olmuyor, kalplere yazmak lazım.
Meşhur kurt adam efsaneleri, işte bu Batı Hun akıncıları... Özellikle yay kirişleri ıslanıp da baskının etkisi kaybolmasın diye mehtaplı gecelerde yaparlarmış baskınlarını, çünkü yağış olmayacak demektir, mehtaplı gecede.
Töre kelimesinin türetmek fiili ile ilgisi var. Türeyiş kanunu demek, Tanrı'nın türetiş kanunu. Türk de o kanuna uyan kimse demek. Töreye uyan kimse demek. Töreye uyan kişi demek, falan soydan gelen kişi demek değil, Töreye uyan demektir. Töreye uymanın sonucu nedir derseniz; Kut kazanmaktır. Kut kazanmanın gerekçelerini teker teker ele aldığımız vakit ki; ben onu Kutadgu Bilig'de Kut ve Töre adlı kitabımda açıkladım. Orada teferruatıyla birlikte görülebilir. Kut kazanmanın şartları da:bilgi, bilgelik, yani hikmet, iyi ahlak ve faragattir, feragat-i nefstir. Yani Türk olmak bir değerler sistemini kazanmak demektir.
Onun için Dede Korkut Kitabında yeni doğan çocuklar adsızdırlar. Töreyi hazmettikten ve Töre mucibince makbul bir iş, yaptıktan sonra ad kazanır, yani kimlik kazanırlar.
Reklam
"Asil insan gönlü temiz ve akıllı oladır." diyor. Kaşgarlı'da da bulabilirsiniz, Yusuf Has Hacib' de de bulabilirsiniz. Çok nettir, yani insanın kıymeti geldiği soydan ileri gelmez, ahlakından ve aklından ileri gelir.
Ancak bugün hiç kimse diğerine Türklüğünün nispetiyle öğünemez. Töre'yi benimseyen herkes Türktür; Arnavut asıllı Mehmet Akif de, Çerkez Ethem de, Tunuslu Hayrettin Paşa da, Gazi Giray Han da, Rum Mehmet Paşa da, Said-i Kürdi de, Hırvat Sokullu da, Acem Nizamülmülk de... Türktür...
Aileyi cazip kılan sadece kan bağı mıdır? Yoksa o ocakta, insanın ezeli ve fıtri yönelişi olan muhabbet en tabii tezahürleriyle yaşandığından mı vazgeçilmez ilk toplum örneğidir!
Hiç böyle düşünmemiştim... "Meçhul kahraman..."
Sevgili okuyucu! Sen, eline kalem alıp yazan, yazmayı düşünen gelmiş geçmiş bütün müelliflerin adı belirsiz, olgunlukla mütekamil, müsamahası engin, halden anlar, büyük kederlere ve sevinçlere ortak olabilen geniş kavrayışlı şahıssın. Birçok mütefekkir, kendi devirlerin yakınları, yaşadıkları toplumun ileri gelenleri tarafından anlaşılmasalar dahi kaleme sarılır ve nerede, nasıl, ne zaman yaşadığını bilmedikleri sana içlerini dökmekten kendilerini alamazlar. Sen o yazarın yakını veya çağdaşı olmak zorunda değilsin. Düşünüyorum da bunca büyük gönüllü insanın muhatabı sen, belki de tarihin en meçhul kahramanısın.
Satuk Buğra Han 10.yy İslam dünyasında, Selefiye, Mutezile, Eş'ariye, Dehriyye, Cebriyye, Batınilik ve Rıfazilik gibi kendini ıspatlamış resmi, gayrı resmi bir çok ekolden hiçbirisine itibar etmedi. O yıllarda henüz sağ, 70 yaşlarında ve büyük eserlerini vermiş bulunan Semerkantlı Türk düşünürü Ebu Mansur Maturidi' nin teşkil ettiği itikadi( inanç sisteminin felsefi temellerine dair) yorumu Türk Müslümanlığının temel açıklaması olarak benimsedi.
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.