Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Kültüründen Türkiye Kültürüne ve Evrenselliğe

Türk Kültür Tarihi

Şerafettin Turan

Türk Kültür Tarihi Gönderileri

Türk Kültür Tarihi kitaplarını, Türk Kültür Tarihi sözleri ve alıntılarını, Türk Kültür Tarihi yazarlarını, Türk Kültür Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
408 syf.
·
Puan vermedi
·
29 günde okudu
TÜRK KÜLTÜR TARİHİ'nin "Türk Kültüründen Türkiye Kültürüne ve Evrenselliğe" uzanan gelişimini saptayan bu kapsamlı yapıtı, başta öğrenciler ve öğretmenler olmak üzere, tüm okurlar için önemli bir kaynak kitap.
Türk Kültür Tarihi
Türk Kültür TarihiŞerafettin Turan · Bilgi Yayınevi · 201463 okunma
Sıkı bir disiplin uygulandığı Ahilikte akşam yemekleri topluca yeniyor ve örgüt başkanı olan Ahi Baba'nın öncülüğünde namaz kılınıyordu. Bu yüzden Ahi Baba, aynı zamanda Şeyh diye de tanınıyordu. İbni Batuta, yemek yendikten sonra topluca taganni ve raks edildiğini, yani müzik eşliğinde semah yapıldığını da kaydetmektedir. Gene onun önemle vurguladığına göre gün boyu kendi işlerinde çalışan Ahiler kazandıklarını akşamleyin getirip Ahi Baba'ya teslim etmekte idiler. Bu da örgütte kazancın ortak olduğunu göstermektedir.
Sayfa 352Kitabı okudu
Reklam
Bir recep ivedik klasiği gibiymiş.. Karagöz oyunu
1792'de İstanbul'a gelen Fransız elçisi Olivier şöyle diyor: "Karagöz'ü ilk seyrederken, bizleri en ziyade hayrete düşüren şey, genellikle çok sükûti (konuşmayan) ve ağırbaşlı olan Türklerin bu oyunun saçma sahnelerini seyrederken, büyük bir neşe ile bol bol attıkları kahkahaları oldu. Kendi kendimize ne büyük çelişki diye düşündük. Hem geleneklerden, örf ve adetlerden en küçük bir sapmayı kabul etmezler, ahlaka yapılan saldırıları bazen ölümle cezalandırırlar, fahişelerin varlığına tahammül edemezler, hem de kahvelerde, umumi yerlerde Karagöz perdelerinde böyle sahnelerin oynanmasına göz yumarlar!" Söz konusu tarihten bir yüzyıla yakın süre sonra, 1874'te Osmanlı başkentine gelen İtalya'nın ünlü yazarı Edmondo de Amicis de Karagöz'ün Türk yaşamındaki yerini şöyle belirtiyor: " Başka bir şey olmasaydı bile, tek başına Karagöz, Müslüman ciddiyetinin peçesinin altına gizlenen derin bozulma üzerinde hem bir fikir verebilir, hem de bir delil olabilirdi"
Sayfa 327Kitabı okudu
Bilim, kişinin ve doğanın gizemini açıklamaya çalışır; sanat ise yeni gizemler getirir.
Sayfa 262Kitabı okudu
Minare tipi yapıların kökeni, eski Asya şehirlerinde sur kenarlarına yapılan kulelere dayanmaktadır. Başlangıçtan itibaren Çin sınırlarında bu kulelerin 4 köşe, Orta Asya'da ise silindir biçiminde yapıldıkları görülmektedir. Daha sonraları askeri gözetleme yerleri ve Pagoda denen Budist tapınakları şeklinde devam eden bu kulelerin, İslamiyet'ten sonra minare yapımına örnek alındığı anlaşılmaktadır.
Sayfa 307Kitabı okudu
Türk kültüründe müzik
Müziğin güncellik ve önem kazanmasında, onu bir bilim dalı olarak gören Türk düşünürü Farabi'nin (870-950) büyük payı vardır. Gerçekten de onun bilim sınıflamasında müzik, ahlak, siyaset ve riyaziyat (matematik) gibi ameli (uygulamalı) bilimler arasında yer almaktadır. Ayrıca Kitabu-'l-musikiyü'l-kebir (Büyük Musiki Kitabı) ve Medhalü fi'l-musiki (Musikiye Giriş) adlı kitaplarında da doğrudan doğruya müziği ele almıştır. Bunlarda İslam öncesi, İslamiyet dışı dönem ve ülkelere de gözlerini çevirmiş ve Aristoteles' ten başlayarak filozofların müziğe ilişkin görüşlerini yorumlamıştır. Müzik tarihine ve müzikolojiye ilişkin bu çalışmalarının dışında Farabi'nin kanun adı verilen müzik aletini bulduğu yolunda kuvvetli bir söylenti de vardır.
Sayfa 291Kitabı okudu
Reklam
Türk kültüründe müzik
Selçuklulardan başlayarak Osmanlılar döneminde Türklerin yaptıkları müziğe Türk usulü anlamında "alla Turca (alaturka)" denilmiştir. Frank usulü, Avrupa usulü demek olan "alla Franca (alafranga)" nın karşılığında kullanılan alla Turca, yalnız müzik için değil Türklere özgü nitelikler, kültürel ayrımların tümü için geçerli bir deyim olmuştur. Müzik sözkonusu olduğunda teksesli müziğin tümü için kullanılmıştır. Böyle olduğu halde, batılılaşma ya da çağdaşlaşma girişimlerinde alaturka deyimi, yabancılar tarafından değil, doğrudan doğruya Türk aydınlarınca küçültücü, aşağılayıcı anlamda kullanılır olmuştur. Günümüzde de bu deyim bu ikircikliğini korumaktadır.
Sayfa 289Kitabı okudu
... olguculuk, aynı zamanda bir bilgi kuramını içermektedir. Bu kurama göre, herhangi bir olay, onun dışındaki bir nedenle değil, ancak bir başka olayla açıklanabilir. Pozitif, olumlu bilgi de budur. Bilime gelince; onun amacı, olayları alt alta sıralamak değil, olaylar arasındaki ilişkileri, yasaları bulmaktır. Tek başına bir olay bilim değildir, başka bir olaya bağlanabildiği, tekillikten kurtulduğu zaman bilim olur. Bilim, bireylerin değil, insanların ortak ürünüdür. Devletin görevlerinden biri de yurttaşlarına bilimi öğretmektir.
Sayfa 220Kitabı okudu
Kanuni'nin annesi Hafsa Sultan'ın 1522'de Manisa'da yaptırttığı külliyedeki bimarhane ise akıl hastalıkları için kullanılmıştı. Bu yüzden, Farsça tımar sözcüğü aslında "yara bakımı" demek olduğu için bu hastaneye tımarhane (bakım/tedavi merkezi) denmiş, bu ad da bir süre sonra akıl hastanesi anlamında kullanılmıştır.
Sayfa 199Kitabı okudu
İslam toplumlarında medreselere yalnızca erkek çocukların alınması ve kız çocuklara Kuran öğrenimi dışında bilimsel bir öğretimin yaptırılmaması, hatta onların yazı öğrenmelerinin sakıncalı sayılması da, bilimin topluma, tabana yayılmasını engelleyen etkenlerden biridir. Örneğin İran'da Unsurul - Meâli Keykâvus tarafından 1082'de yazıldığı kabul edilen Kabusname'de kız çocuklarına okuma-yazma öğretmenin sakıncaları şöyle belirtilmiştir: "Kız çocuklar da, bir kadın öğretmenin elinde Kuran okumayı, İslamın esaslarını öğrenmelidir. Fakat onlara yazı öğretilmemelidir. Çünkü, arzu ve duygularını yazı ile başkalarına bildirebilirler." (Bâb 27. Çocuk Eğitimi)
Sayfa 192Kitabı okudu
89 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.