Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Kültüründen Türkiye Kültürüne ve Evrenselliğe

Türk Kültür Tarihi

Şerafettin Turan

Türk Kültür Tarihi Gönderileri

Türk Kültür Tarihi kitaplarını, Türk Kültür Tarihi sözleri ve alıntılarını, Türk Kültür Tarihi yazarlarını, Türk Kültür Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı Türkiyesinde ilk Türk basımevi'nin ancak Gutenberg'in buluşundan 281 yıl sonra, 1729'da açıldığı bilinmektedir. Basımevinin dine aykırı bir buluş, bir bid'at sayılması, bunun bir 'kâfir icadı' sayılmasından ve Allah ile Peygamberin adlarının baskı altında belirtilmesinin yerinde olmadığı gibi dinsel düşüncelerden kaynaklanıyordu. Ayrıca basım tekniğinin hattat denen yazıcılar sınıfının geçimlerini aksatacağı gibi ekonomik nedenler de bunda rol oynuyordu. Ama Müslümanlar açısından bu gecikmeye karşın, daha II. Bayezit döneminde Müslüman olmayan Osmanlı tebaasının basımevi açmalarına izin verilmişti. Böylece ilk olarak Museviler İstanbul ve Selanik'te (1493, 1515), Ermeniler İstanbul'da (1567) ve Rumlar Fener Patrikhanesi'nde (1617) kendi basımevlerini açmışlardı. Ancak onlar için Türkçe kitap ya da Kuran basmama koşulu getirilmişti. Bu yüzden Kuran ilk kez Avrupa'da basılmıştır. (1542) Avrupa'da basılan bu Kuranlar, el altından Osmanlı ülkesine getirilip satılır olmuştu. IV. Mehmet döneminde bir İngilizin kitapları arasında bulunan bu Kuran'lara el konularak hepsi denize doktürülmüştü.
Sayfa 101Kitabı okudu
Bugün kullanılmakta olan kâğıt, Il. yüzyılda Çin'de geliştirilmiş ve oradan batıya, Avrupa'ya yayılmıştı. 751 yılında bir Türk kenti olan Semerkant'ta bir kâğıt yapımevi kurulmuştu. Türkler ipek liflerini tokmaklayarak hamur haline getirip onu düz yapraklara dönüştürüyorlardı. Bunun adına kakat ya da kakaç diyorlardı. Bu sözcük Arapça ve Farsçaya kağız, kâğıt olarak geçmiştir.
Reklam
1926'da Bakü'da Birinci Türkoloji Kongresi toplanmıştır. Kongrede uzun tartışmalardan sonra bütün Rusya Türkleri için Arap  alfabesinin yerine Latinceden alınan yeni bir alfabenin kabulüne karar verilmiştir. 
Öte yandan, eğer bir toplumda dedeler, babalar ve torunlar tamamiyle aynı sözcüklerle konuşuyor, hep aynı şeylerden zevk alıyorlarsa o toplumda gelişme yok demektir. İlerlemenin göstergelerinden biri de çocukların, dedelerini ve babalarını aşmalarıdır. Yaşlı kuşaklara düşen, gençleri, torunlarını anlamaya yönelmek, bu konuda biraz çaba göstermek olmalıdır.
Kültüre katılan, onun değerlerini paylaşanlar arasında, ne gereğinden fazla benzerlik, birbirinin aynı olma, ne de normal boyutları aşan farklar olmalıdır. Birincisi kültürel yaşamda önce bir durağanlığa, giderek yetersizliğe dönüşür, ikincisi ise parçalanmaya, çözülmeye yol açar. Özellikle uzmanlaşma” nın geçerli olduğu çağımızda kültürü oluşturan öğeleri ya da yerel kültürlerin ayrıntılarını ortaya çıkarmak amacıyla yapılan çalışmalar, bir yerde parçaları yüceltiği için ortak kültür aleyhine işlemekte ve çözülmeleri hızlandırmaktadır.
Kültür, tarihin kalıplı ve tekrarlanan öğesidir.
Reklam
Övmüş mü, yermiş mi...
IX. yüzyılda Türklerin Fazileti adı altında övgü dolu bir eser yazan Arap düşünürü Câhiz, övgülerini yalnızca Türklerin savaş yeteneğine dayandırmakta ve onların sanattan anlamadıklarını öne sürmektedir: "Onlar, sanat, ticaret, tıp, ziraat, geometri, meyvecilik ve ağaç yetiştirmek, binalar yapmak, kanallar açmak ve mal toplamakla meşgul olmadılar. Sadece gaza yapmak, avcılık etmek, ata binmek, kahramanlarla çarpışmak, ganimet elde etmek, çeşitli memleketleri tanımakla meşgul olduklarından ve yaradılışları bu işler için müsait olduğundan bunları iyice sağlamlaştırdılar." Böylece Türkler, İslam topluluğunda İslamiyetin kılıcı diye savaşçı nitelikleriyle anılmayı yeterli bulmuşlardır.
Sayfa 266Kitabı okudu
Ne yazık ki Piri Reis'in kaptanlığı, bilginliği derecesinde başarılı olmamıştı. Aksine Portekizlilerle Umman Denizi'nde sürdürülen savaşlarda görevlendirilmesi, hayatına mal olmuştur. Emrindeki kadırgaların çoğunu Basra'da bırakarak Süveyş'e dönünce sorumlu bulunmuş ve Kanuni Süleyman' ın fermanı üzerine Mısır divanında boynu vurularak idam edilmiştir.
Sayfa 201Kitabı okudu
Piri Reis'in haritaları
Piri Reis'in (1465-1554) düzenlediği dünya haritası ile Kitab-ı Bahriye'sini özellikle anmak gerekir. Onun yaptığı haritalardan günümüze ancak '2' parça ulaşabilmiştir. Bunlar da uzun süre bilinmezliğe gömülmüşken Cumhuriyet'in ilk yıllarında Topkapı Sarayı'nda ortaya çıkarılmıştı. Bunlardan biri 1513 tarihli olup deri parşömen üzerine renkli olarak çizilmiştir. Bunun Cristof Colombus' un 1489'da yaptığı, fakat sonradan kaybolan haritanın kopyası olduğu saptanmıştır.
Sayfa 200Kitabı okudu
89 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.