Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne

Fatih Yaşlı

Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne Gönderileri

Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne kitaplarını, Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne sözleri ve alıntılarını, Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne yazarlarını, Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
••• “Rejim devletin kesesinden belirli bir azınlığın cebini doldurmuş, devlet sofrasının yağmalanmasına “bütün halk ve köylü peşkeş” çekilmiştir.” •••
Ne hırsız, ne katil, ne çeteci; sevdalınız Komünisttür.
Türkçü faşist ideolojinin düşman tanımının kapsamı son derece geniş olmakla birlikte, konjonktüre bağlı olarak düşmanlardan kimileri öne çıkmakta kimisi ise geri planda kalmaktadır. Konjonktürden bağımsız olarak değişmeyen tek düşman: Komünistlerdir.
Reklam
Faşist düzen:
**** "Hayatın ırklar arasındaki bir var kalma savaşı olarak betimlenişi, katı bir hiyerarşi ile düzenlenmiş, ast-üst iliş­kilerinin hayatın her alanında geçerli olduğu, itaat etmenin bir arzunun giderilmesi anlamına geldiği ve kişisel doyuma hizmet ettiği emir-komuta toplumunu meşrulaştırmaya ya­rar." ****
**** "Atsız, Alman Nasyonal Sosyalizminden etki­lenmediğini ve Türkçülüğün özgün bir fikir akımı olduğu iddiasını kanıtlayabilmek için programı henüz Almanya' da Naziler iktidara gelmemişken hazırladığını söyleyecektir. Oysa Almanca bildiği için, büyük ihtimalle henüz Naziler iktidara gelmeden önce Nazi yayınlarını takip etmiş ve Nazizmden etkilenmiştir." ****
Faşizm Kadınları da boğar :
Atsız, ahlaki çöküş ve dejenerasyonla ya da Türkçedeki daha "derin" anlamıyla soysuzlaşmayla, kadınların kamusal alanda temayüzü ve serbest cinsellik arasında doğrudan bir bağ kurar ve kentli olan, erkeklerde aynı ortamlarda bulu­nan ve kendisine ait bir sosyal yaşamı olan, yani kadınlık va­zifelerini yerine getirmeyen kadınları bu çöküşün en önemli müsebbipleri olarak görür.
1950 Turancıları:
Milliyetçilik anlayışlarını kan ve soy esasına dayandırmakta, biyolojik bir ırkçılığı savunmakta ve asıl hedefi ırkın kanının saflığının bozulmasını engellemek olan bir devlet hayal etmektedir. Ayrıca: Alt üst ilişkilerinin kesin bir şekilde tanımlandığı ve hiyerarşi dışı davranışların en sert şekilde cezalandırıldığı, askerlikle iç içe geçmiş bir emir komuta toplumu tahayyül etmekte; siyaseti, ırk merkezci bir perspektifle nüfusa,doğuma, ve evliliğe doğrudan müdahale eden bir biyo-siyaset olarak yeniden kurgulanmaktadır. Böyle bir toplum tasarımının yanı sıra son derece güçlü irredentizmin savunuculuğunu yapmakta, sosyal Darwinizme köklü bir inanç duyarak bir var kalma savaşı olarak kurgulamakta, ölüme ve savaşa tapınmakta , barış fikrine, enternasyonalizme ve kozmopolitliğe, entelektüalizme ve kadınsı olan her şeye karşı derin bir nefret duymaktadır.
Reklam
Türkiye aydınlanmasının tahlili;
“Demokratik niteliği yoktur, sivil toplum, burjuvazi, proletarya, ve sınıf mücadelesi burada mevcut değildir. Dolayısıyla her şeyin belirleyicisi devlet ve onu yöneten bürokrasidir. “
176 syf.
9/10 puan verdi
Türkçü Faşizm'den Türk-İslam Ülküsüne - Fatih Yaşlı
Yazarı tanıtarak işe başlamak istiyorum: Fatih Yaşlı, komünist ideolojiyi benimsemiş bir akademisyendir. Yazar bu kitabında; komünist perspektife bağlı kalarak, bir yandan objektifliğini korumaya çalışarak, Türk-sağının ana hatlarını incelemiştir: Nihal Atsız, Nurettin Topçu, Necip Fazıl, Arvasi. Türk sağını oluşturan bu kişilerin temel eserlerini okumuş biriyim, yani konuya yabancı biri değilim, ve aynı zamanda siyaset-bilimi mezunu birisi olarak söylüyorum; bu eser, -her ne kadar solun etkisinde yazılmış bir eser olsa da-, nispeten tarafsız sayılabilecek bir eserdir. Bu nispeten tarafsızlığından dolayı, okunmayı hak eden bir eserdir. Politika-bilimleri çalışmalarında kullanılabilir bir eserdir. Bir sağcı olarak, 9/10 veriyorum. Siyaset-bilimcilerin ve sosyologların okumasını tavsiye ederim.
Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"ne
Türkçü Faşizmden "Türk-İslam Ülküsü"neFatih Yaşlı · Yordam Kitap · 201679 okunma
Arvasi, Türk-İslam Sentezci "Türklükle İslam arasındaki varoluşsal ilişki" ve "Türklerin Müslüman olmadan önce dahi Müslüman gibi yaşadığı" şeklindeki temel tezleri kabul etmekle birlikte, Türk-İslam Sentezcilerinin İslamı Türklük lehine araçsallaştırılmaları ve asıl vurguyu Türklüğe yapmalarına mukabil, "Türklüğün İslamla şereflenmesini" ve "Türklerin İslama yaptıkları hizmet"i söyleminin merkezine koyar ve böylelikle onlardan ayrışır. "Türk-İslam Ülküsü" ile "Türk-İslam Sentezi"nin ayrım noktası tam da Türklükle İslam arasındaki ilişkide öne çıkarılan ve vurgulananın İslam olmasıdır yani(Yaşlı 2016; 154).
Aydınlar Ocağı ve Türk-İslam sentezi: Bu teyakkuz hali, milliyetçi-muhafazakar entelijansiyada, ideolojik hegemonya adına bir araç yaratma ihtiyacını doğuracak ve ortaya "Aydınlar Ocağı" çıkacaktır. Aydınlar Ocağı'nın temelleri, 1967 yılında Milli Türk Talebe Birliği'nin öncülüğünde toplanan Birinci Milliyetçiler Kurultayı'nda atılmıştır; toplantının başkanlığını, sonradan "Türk-İslam sentezi" formülasyonunu ortaya atacak olan İbrahim Kafesoğlu üstlenmiş, 1969'da yapılan ikinci kurultayda ise Sabahattin Zaim, Ayhan Songar, Süleyman Yalçın gibi isimler icra kuruluna girmiş, Aydınlar Ocağı fikri bu isimlerin öncülüğünde somutlaşmaya başlamıştır(Yaşlı 2016; 151).
Reklam
Başyücelik Devleti, Batı düşüncesinin temelinde yer alan ismin, yani Platon'un Devlet isimli eserinin İslami usullere tercümesinden başka bir şey değildir. Irk, ırk sağlığı, evlilik ve üreme üzerine yazdıkları Nazi ırk kuramının doğrudan etkisi altındadır; Devlet ve aile üzerine söyledikleri ise Batı muhafazakar düşüncesi tarafından çok daha ayrıntılı bir şekilde zaten dile getirilmiştir(Yaşlı 2016; 134)
Her bir bölümde esas olarak iki şeye odaklanılmıştır: birincisi, bu isimlerin antikomünizmleri ve ikincisi komünizme karşı yazmış oldukları düşünsel reçeteler. Örneğin bu reçete Atsız açısından bir "ırk devleti" iken Necip Fazıl açısından "Başyücelik Devleti"dir. Topçu'nun reçetesi "millet mistikleri"nin yönettiği korporatist bir tarım ülkesi iken, Arvasi'ninki "milliyetçi-Müslüman Türkiye"dir(Yaşlı 2016, 19).
Türk sağı, özellikle Türk milliyetçiliği, 1940'lar Türkiye'sinde daha "seküler" bir karakter taşırken, hatta benim 'Kinimiz Dinimizdir Türkçü Faşizm Üzerine Bir İnceleme' adlı çalışmamda "Türkçü faşizm" olarak adlandırdığım akım İslam'a karşı oldukça mesafeli bir tutum izlemişken, Soğuk Savaş' la ve sonrasında solun yükselişiyle eş zamanlı olarak adım adım dinselleşmiştir(Yaşlı 2016, 16).
522 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.