Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Tütüncü Çırağı
Robert SeethalerTütüncü Çırağı Yorumları ve İncelemeleri
Tütüncü Çırağı yorumları ve incelemelerini, Tütüncü Çırağı kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Tütüncü Çırağı puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Naziler, 2. Dünya Savaşı ve Yahudiler. Sinema ve edebiyat dünyasında kendine sıklıkla yer bulan bir konu ve bu gidişle bulmaya da devam edecek gibi duruyor. 2. Dünya Savaşı’nı konu edinen film ve kitaplara baktığım zaman olmazsa olmaz denebilecek, filme veya kitaba tadını tuzunu veren şey olayların dramatize edilmesidir. En can alıcı ve vurucu nokta burasıdır. Kitabın yarısını geçtikten sonra hep bir şey eksik gibi geldi bana, her şey tamam ama o sihirli dokunuşu aradım hep. Yazar olayları yeterince dramatikleştirememiş geldi bana. Konu bakımından yavan, annesinin yanından ayrılıp Viyana’da bir tütüncünün yanında çırak olarak başlayan sıradan bir çocuğun hikayesi olarak kalmış. Freud’un olduğu kısımlar hatırına okunabilir ama çok yüksek bir beklentiye de girilmemeli, puanın biraz abartıldığını düşünüyorum. Anlatım bakımın sade ve akıcı, okuması kolay bir kitap. Çok kötü olduğunu düşünmüyorum fakat vasatın bir tık üstü bir kitap olmuş.
Oldukça akıcı ve güzel çevirisiyle yine @jaguarkitap tan Robert Seethaler'ın "Tütüncü Çırağı"Keyifle okunan, su gibi akıp giden ,beğenerek okuduğum bir kitap.
Yıl 1937.
Viyanalı genç Franz, annesinin isteği üzerine Tütüncü'nün yanında çırak olarak başlar.
Bu dükkanda mesleğin inceliklerini öğrenirken,yeni insanlarla da tanışır.
Biz de bu arada Franz'ın çocukluktan olgunluğa geçişini, duygularındaki değişikliği,hayatı anlamlandırma sürecini ve bakış açısını görmüş oluyoruz.
Her şeyden önce benim için konunun İkinci Dünya Savaşı döneminde geçmesi,Franz'ın temiz kalbi,İlk aşk heyecanı,annesi ile olan mektupları, Sigmund Freud olan dostluğu bir harikaydı.
Kitap göl kıyısında yaşayan Franz 'ın annesinin isteği üzerine "eski bir tanıdık"olan tütün mamulleri satıcısı Otto Trsnjek'in yanına Viyana'ya gitmesi ile başlar.Franz Viyana'ya ayak bastığında içerisine bir korku girer ve bir an önce oradan kaçmak ve kendi yaşadığı kasabaya dönmek ister ama bunu kendi gururuna yediremez . Tütün mamülleri satılan dükkanı bulur ve genç Franz orada mesleğin inceliklerini öğrenirken, müşterileri tanımaya başladıkça ki bunların arasında bir tanesi var ki Profesör Sigmund Freud ile dostluğu ilerletir.Sık sık Profesör ile dertleşir.Çünkü Franz Anezka adlı bir kıza aşık olmuştur.Franz aşık olunca profesör ile daha sık görüşmeye başlamıştır.O sıralar Viyana karışık bir durumdadır,gamalı haçlar,Führer posterleri,gestapo da gelip yerleşmiştir Viyana'ya.Franz ilk başlarda dönen siyasi eylemleri anlamasa da etrafında dönen dolapların ne anlama geldiğini bilmese de farkına vardığında iş işten geçmiş olacak idi.Okunması gereken bir eser iyi okumalar dilerim.
1937 yazının son günleri... Göl kıyısındaki küçük bir kasabada yaşayan on yedi yaşındaki Franz, annesinin isteğiyle “eski bir tanıdık” olan tütün mamulleri satıcısı Otto Trsnjek’in yanına, Viyana’ya gider. Böylece hem bir meslek edinecek hem de Viyana gibi bir yerde daha iyi bir gelecek kurabilecektir.
Genç Franz bir yandan mesleğin inceliklerini
Genç bir Alman delikanlısının "Nazi Almanyası"nda kendini aramasını ve kısa süre sonra da bulduğu adamı kaybetmesini okuyoruz. (Dünya gezegeni tarihine kara leke olarak geçtiği için) Hepimizin kaybettiği günlere bir pencere açmış Bay Seethaler, önüne de saksı çiçeği olarak Freud'u koymuş keyif vermesi için. "Tütüncü Çırağı" Jaguar Kitap'tan okuduğum ilk romandı, son olmayacağı da kesin. Özenle basıma hazırlandığı belli, yürekten tebrikler. Öte yandan, hikaye sürükleyici olsa da bir şeyler eksikti sanki. Bu yüzden sosyal medyada biraz "abartıldığını" düşünüyorum. Benim için muhteşem değildi ama olumsuz bir yorum da yapamam, sadece bana hitap etmedi diyebilirim. Yine de şans verilmeli mi? Evet. Belki siz seversiniz, kimbilir! Tavsiyemdir. =)
Nerden bilebilirdim ki yabancı olduğum ülkeye tam alışıyorum derken daha da yabancılaşacağımı o an ki zamandan uzaklaşacağımı.
Bilemezdim...
Aslında herşey annemin beni meslek edinmem için bir dostunun yanına göndermesiyle başladı.Hiç istemedim halbu ki gitmeyi ama annem kesinlikle gitmem gerektiğini söyledi ağlaya ağlaya bindim o trene.
Tütün dükkanına gelip annemin dostuyla tanışıp sorumluluklarımı bana anlattıktan sonra yaptığım işten keyif almaya başladım.Bu durum zorunluluktan mıdır yoksa gerçekten sevdiğim için midir bilemiyorum.Bildiğim tek şey bu dükkanda eğitime önem veren,insanın kendisini geliştirmesinin önemli olduğunu, dünyada ki güncel haberleri bilmem gerektiğini bana anlatan bir patronumun olduğu...
Onun benim kişiliğime katkılarını anlatamam.
Diyor ki,sattığımız tütün insanın ruh haliyle uyumludur. Müşterilerin nasıl bir ruh halinde olduğunu tahmin etmeliyiz ki doğru tütünü satıp satışımızda verimli olabilelim.
Böyle herşey yolunda giderken bir anda ülke ve insanlarla ilgili değişikliğe ne demeli...
Ülkedeki değişiklik dönemin siyasi çalkantısı ve benim çok sevdiğim dostum profosörün başına gelenlerdi.Merak mı ettiniz.
Ozaman satırlarda buluşalım.
Alman edebiyatının en önemli olan eserlerinden birisi olan "Tütüncü Çırağı" tavsiyemdir.