Bu metin Azerice dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
Kitabı okurken insanı o kadar ileri götürüyor ki kitap bizi bir yöne götürmüyor. Sanki ruhumuzu bölüyor ve her parçayı bambaşka yerlere gönderiyor. Nörofizyoloji, sibernetik, psikanaliz, metafizik, felsefe ve daha fazlası. Neredeyse her biri nöronlarıma eziyet etti. Küçük bir kısmından bahsetmek istiyorum:
Gerçek nedir? Yaşadığımız hayat gerçek mi? Hiç de bile. Güya rüyayı gerçeklerden ayırabilir miyiz? Duyu organlarımız sayesinde bunu yapabileceğimizi söylersek yalan olur. Sonuç olarak rüyada da bir şeyler görür, duyar, hisseder, koklar veya tadarız. Kısacası duyu organlarımız bu konuda sınıfta kalır. Tek fark, rüyada bir sıra yoktur ama gerçekte olayları sırayla yaşadığımız için beynimiz buna gerçek der. Aksi halde her gün üst üste rüya görseydik durum Rusya olurdu :d. Hangi illüzyonun gerçek olduğunu anlayamadık. Genel olarak beynimiz her zaman neyin doğru olduğunu bilmez. Mesela beynimizi bir kavanoza koyup ona gerekli ortamı sağlasalardı, her şeyin bir şaka olduğunu düşünürdük. Ama gerçek mi? Gerçekte beyni vücut olarak değil, kukla gibi kullanırlar ve bunun sonucunda her şeyden habersiz bir fil gibi uyurlar...