Valla yazarın ilk romanı diye gömmeyelim diyeceğim ama benim de Ishiguro'dan ilk romanım olunca, bir hayal kırıklığına uğramadım diyemeyeceğim. Bir süre uzak dururum diye düşünüyorum. Kitapta her şey yarım yamalak çünkü. Savaş ortamı yarım yamalak, intihar eden evlat Keiko yarım yamalak, çoğu karakter yarım yamalak... Hal böyle olunca ben de ister istemez, başlıktaki gibi bir soru sordum kendi kendime: Eee, bu kitabın diğer yarısı nerede? Tamam, dizi tutacak mı tutmayacak mı düşüncesiyle ilk sezonlarını az bölümden oluşur şekilde çeker yabancı dizi yapımcıları ama bunu kitaba uyarlamak da olmazdı doğrusu. "Dur bakalım, ilk romanı kısa tutalım, gereken geri dönüşü alırsak sonrasında uzun da yazarız." Bakim... İyi fikir gibi görünmedi. Hal böyle olunca da biraz, korku filmi senaryolarından fırlamış gibi bir kız çocuk karakteri okuduk yer yer. Amerikan etkisi ile zıvanadan çıkmış Japon medeniyeti okuduk bazı bazı. Kocalarından habersiz ve de kendi özgür iradeleriyle, başka partilere oy veren kadınlar okuduk kimi zaman. "Bizim zamanımızda böyle miydi azizim" çeken yaşlı tayfa dinledik az buçuk... Kitap da böylece nihayete erdi. Fazla söze gerek yok, girişteki onca ödül ve de ödül adaylıkları, artı bir de Nobel etkisi, bu kitapla beraber biraz yara aldı. Dediğim gibi, bir süre görüşmeyelim Kazuocuğum...
"Spoiler"lı dip not: "Kavun değil kelektir, fistan değil yelektir"vari, Mariko değil Keiko'dur, Saçiko değil Etsuko'dur, eğer Amerika'yı ararsan, o aslında İngiltere'dir oyununu fena bulmadım doğrusu. Ama koca kitap da sırf bu temelden yürümedi bence.