Kundera sevgimiz bakidir. Ayrılık Valsi bunu perçinleyen elemanlardan biridir. Ritmi yüksek, hızlı bir kitap biraz telaşlı sanki. Çünkü dünyaları, özellikleri çok farklı karakterlerle değişik olaylara ve konulara parmak basıyor. Olaylar beş gün içinde kaplıcaları ile ünlü küçük bir kasabada geçiyor.
Yakışıklı bir kazanova olan caz trompetçisi Klima, tek gecelik ilişkisi ve karnında büyümekte olan bir ceninle karşısına çıkan hemşire Ruzena, güzeller güzeli,kıskançlık abidesi, kendini gölgelemekte usta karısı Kamila, Ruzena'ya takıntılı aşık Frantisek, kadınların doğurganlığını arttırmak için kendine has bir yöntem geliştiren, hayalperest, uçuk kaçık doktor Skerta, doktorun arkadaşı eski siyasi mahkum Jakup, babasını travmatik bir biçimde kaybeden ve çeşitli sorgulamalarla cebelleşen Olga, kapitalizmin vücut bulmuş hali, zengin Bertlef ve birbirine giren olaylar silsilesi, yer değiştiren düşünceler, sürekli eş değiştiren bir vals...
Mizahi hatta kara mizaha kayan,absürt,ironik bir anlatım yapmasına rağmen insan ruhunun dehlizlerine ışık tutmayı beceriyor Kundera. Siyasete, ülke tarihindeki zulme zekice, kıvamında dokunduruyor.
Kadınlığa, doğuma,kürtaja, aldatmaya, varolmaya, gitmeye, zorunluluklara dair düşünceler uçuşuyor eserde.
Raskolnikov detayını çok sevdim. Köpek katliamı çok canımı sıktı. İlişkiler ağıyla okuru bir çırpıda yoğuran roman birçok konuda da düşünmemizi sağlıyor, çarpıcı sonuyla da okuru ters köşe yapıyor. Eseri zevkle okudum. Kundera duayeni @birvoxnihilii
de ara ara zihnimi açtı okurken. Ben bu şenlikli kitaptaki valsi çok sevdim.
