Kederim, zirveleri bulutların içinde kalmış sarp dağların tepesindeki kartal yuvasını andıran heybetli bir ortaçağ şatosu. Oradan aşağıya, gerçekliğin içine uçup avımı yakalıyorum ama aşağıda kalmıyorum, avımı eve getiriyorum, bu av bir resim ve onu şatomun duvarlarındaki goblenlere işliyorum. Ve sonra bir ölü gibi yaşıyorum. Hatıraların topyekun içine dalıyorum, unutuluşun başlangıcından hatıraların sonsuzluğuna dek.