Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Küller Altında Yakın Tarih 2

Yakın Tarihin Kara Delikleri

Mustafa Armağan

Yakın Tarihin Kara Delikleri Gönderileri

Yakın Tarihin Kara Delikleri kitaplarını, Yakın Tarihin Kara Delikleri sözleri ve alıntılarını, Yakın Tarihin Kara Delikleri yazarlarını, Yakın Tarihin Kara Delikleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çanakkale Savaşları'nda Osmanlı Devleti yetişmiş insan kaynağını, okumuşunu, aydınını, genç ve dinamik nüfusunu cephede kurban verdi. Bu Türkiye Cumhuriyeti'nin bugününe bile taşınan derin izler bıraktı.
Sayfa 233 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
1. Dünya Savaşı'na Girmemiz Kaçınılmaz Mıydı?
... Çanakkale Savaşı Türkiye için son seçenek değildi. Osmanlı belki de eninde sonunda savaşa girecekti. Ama bu şekilde mi girmesi gerekirdi? Bu tartışılır. Biz savaşa girmeden önce İngiliz, Fransız ve Ruslardan oluşan İtilaf Cephesi Almanlarla savaşa başlamıştı zaten. O tarihte biz henüz bu savaşın dışındaydık. Savaş 1914'ün baharında başlamıştı. Osmanlı savaşa Ekim ayında girdi. Kimse bize saldırmadı bu süre içerisinde. Almanları tepeledikten sonra sıra bize gelecekti belki de. Ama Ekim ayında henüz böyle bir savaş hali yoktu. Böyle bir durumun doğmasına sebebiyet veren, daha önce açıkladığımız Enver Paşa'nın o gizli emri oldu. İki Alman gemisinin Çanakkale boğazından içeriye sokulup akabinde gizli bir emirle Rus limanlarının bombalatılması, bile isteye yapılan bir tercihti. Kaçınılmaz değildi. O kadar gizli bir emirdi ki bu, padişahın haberi yoktu, Sadrazam'ın, hatta Bakanlar Kurulu'nun da yoktu! Sadece 3 kişi biliyordu bunu; Enver, Talat ve Cemal Paşalar. Bu üçlünün Almanya safında savaşa girmek için yaptıkları operasyonla Almanya'dan 2 milyon altın teslim alınıyor ve sonucunda savaşa giriyorduk. İşte bu nokta kaçınılmaz değildi.
Sayfa 230 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
Reklam
Abdülaziz döneminde Masonlar, Abdülmecid dönemindeki rahat çalışma ortamını bulamamışlardı. Onları sıkı bir takibe aldıran Abdülaziz, göz açtırmıyordu. Bu yüzden Mithat Paşa, Ziya Paşa gibi Masonlar tarafından kurulan ve yönetilen bir cunta eliyle 1876 Mayıs'ında tahttan indirilmiş ve birkaç gün sonra Feriye Sarayı'nda ölü bulunmuştu. Bileklerini keserek intihar ettiği söylendi ama Masonlar dahi bu yalana inanmadı. İsteyen Celil Layiktez'in makalesinde suicide, 'intihar' kelimesinin yanındaki soru işaretine (?) bakabilir. Darbenin amacı, Mason yapılan V. Murad'ı yeniden tahta çıkarmaktı.
Sayfa 224 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası Üstad-ı Azamı Celil Layiktez'in gazetelere yansıyan beyanatı, dikkatleri yakın tarihin karanlık sayfalarına yöneltti. Layiktez'e göre Masonların, Selanik'ten İstanbul'a yürüyen Hareket Ordusunun harekâtında önemli bir payı bulunuyor. Hatta II. Abdülhamid'i tahttan indirme kararını tebliğe gönderilen 5 kişinin tamamı Masondu...
Sayfa 221 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
İsrail'i Asıl Korkutan
Cohen Israil'in "tarihi bir hata" olduğunu söylemişti. Bu sonu olmayan savaş, İsrail'i yalnız Arap-Müslüman ülkelerden değil, insanlığın diğer kısmından kopartan devlet terörü bataklığına saplanmasından, daha fazla kan ve gözyaşı akıtmasından, bilimsel ve teknolojik başarılarına rağmen çağdışı kalmasından başka bir kapıya çıkmayacaktır. ABD'nin İsrail'e desteği, tıpkı bir zamanlar İngiltere'nin desteği gibi, petrolün varlığına ve bölgedeki stratejik hesaplarına bağlıdır. Bu hesapların değişeceği bir dünya ihtimalidir İsrail'i asıl korkutan.
Sayfa 218 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
Osmanlı topraklarında yaşanan ilk boykot. II. Meşrutiyet'in ilanından hemen sonra, 6 Ekim 1908'de işgal ettiği Bosna-Hersek'i ilhak eden, yani bir oldu bittiyle topraklarına katan Avusturya-Macaristan Imparatorluğu mallarının satıldığı mağazalara ve hizmetlerinin verildigi kurumlara karşı gerçekleştirilmişti.
Sayfa 211 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
Reklam
Türkiye'de feminizm, esasen ithal bir aşıdır ve zamanın "Büyük Ortadoğu" projesinin bir parçası olarak hizmet etmek üzere Osmanlı'nın dişi damarlarına zerk edilmiş bir tür ideolojik ilaçtır. Bu ilacın etkisini geçirmek için Oryantalizmin feminizmle olan gizli beraberliğini iyi tespit etmek ve ülkemizdeki Beyaz Feminizmin köklerine dikkatle nüfuz etmek gerekiyor. Voltaire'in sözünü ettiği 'Artık acıtmaz olmuş zincirlerimizin acısı'nı fark etmenin başka bir yolu bulunmuyor maalesef.
Sayfa 210 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
"... İnsan emek harcamak suretiyle gelişir."
Sayfa 181 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
"Kamus, namustur."
Sayfa 176 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
Dilimizi arılaştıralım derken, en az 10 kelimeyi tek bir kelimenin çuvalına tıkarak tam da nüansları yakalamak için icad edilmiş olan bir imparatorluk dilini böylesine hoyratça, hatta barbarca nasıl yok edebildik?
Sayfa 176 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
Reklam
... Lozan'daki Musul hezimetimiz açıktır. Zaten Başbakan Rauf [Orbay] Bey de İsmet Paşa'nın Lozan'dan döndüğü gün istifasını bu başarısızlık üzerine vermiş ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı Lozan'ın hesabını sormak için kurmaya kalkmıştı. Kısa bir süre sonra parti kapatıldı. Sesleri kesildi. Lozan'ın hesabı sorulamadı. İyi mi oldu peki? Lozan kayıpları hâlâ içimizde bir yaradır. Musul'dan Batı Trakya'ya kanayan bir yara...
Sayfa 167 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
Misak-ı Milli'nin kökeni nereye dayanır?
"Misak-ı Millî'nin aslı 1914'ün ortalarına kadar uzanmaktadır. Birçok ülke gibi büyük bir savaşın yaklaşmakta olduğunu sezen Osmanlı Devleti yetkilileri, Rusya'nın da yaptığı gibi, bir nüfus sayımı ve istatistiği yapmıştır. Osmanlıca ve Fransızca olarak yapılan istatistik ve haritada, Türklerin çoğunlukta, yoğunlukta olduğu yerler, yani Misak-ı Millî hudutları, çok az bir farkla bugünkü Türkiye Cumhuriyeti sınırları tesbit edil miştir. Bu harita ve istatistik, Osmanlı Devleti'nin "1914 Osmanî Resmi İstatistiği" (Statistique officiel de 1914) adını taşımaktadır."
Sayfa 161 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
İnönü'nün Diklenmesi
... Anlaşılan bu uzun 36 saat zarfında Atatürk İnönü'yü, anlaşmanın çıkarımıza olduğuna ikna etmiştir! Nasıl ikna ettiğini henüz ayrıntılarıyla bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz bir şey varsa, İnönü, kendi kabinesinin gözünde tükenmiştir. Zaten hemen ardından o ünlü sözü yıldırım gibi düşer Atatürk'ün sofrasına: "Artık memleket içki sofrasından mı yönetiliyor?" Bu diklenmesi İnönü'ye pahalıya patlayacak ve hemen dinlenme odasına alınacaktır. Böylece İnönü, 1923'de Rauf Orbay'a kurduğu tuzağa düşmüş ve bir zamanlar kendisi Başbakanı by-pass ederken, şimdi kendisi Başbakan olarak by-pass edilmiştir.
Sayfa 156 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
Demokrat Parti, halkın bu mahrumiyet ve fukaralığı, bu itilmişliği ve dışlanmışlığı, bu tahsildar ve jandarma korkusu üzerine bir yumuşak bahar yağmuru gibi düşmüştü o Mayıs ayında. Hakikaten halk oyuyla gerçekleşen ilk "devrim"di bu. Daha doğrusu, halkın 1930’daki Serbest Fırka deneyinde kursağında kalan özgürlük ve refah ümidinin 20 yıl bastırılmış bir dışa vurumuydu DP iktidarı.
Sayfa 128 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
Sultan Abdülaziz İntiharı Düşünseydi!..
Cevdet Paşa’ya göre eğer Abdülaziz ölümü göze alarak kendisini tahttan indirmeye gelen darbecilere dirense ve meydan okusaydı askeri kendi yanına çekmesi ve darbeyi önlemesi mümkün olacaktı.
Sayfa 109 - Timaș Yayınları, 5. Baskı, 2008 AğustosKitabı okudu
114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.