“...o ince düşünülmüş güzellik ve hüzün. Ahmakça davranışlarla ortaya çıkabilecek akşam kızıllığı gibi bayağı bir lirizm...Bütün bunlarla korunan, bütün bu kurallara sadık hikayelere aşığım ben.”
.
24 yaşında, zamanı- güzelliği - doğası bile bölünüp parçalara ayrılmış bir oyuncu Rikio.
Görenlerin gözlerini kamaştıran, ulaşılmaz, yalnızca istediğinde parlayan bir yıldız..
Görünen aldatıcıdır bilirsiniz.
Rikio’yu gördüğünüzü sanıyorsanız da aldanıyorsunuz.
Belki Kayo olmanız gerekiyor..
.
Yukio Mişima bu novellada yine erkek güzelliğini anlatıyor. Uçuculuğu, güzelliğin yakıcılığını da.. Damakta kalan bir öykü, sağlam bir karakter analizi..
.
Ve “o bir tanrıydı, güzelliğin cisim bulmuş haliydi, ne yaparsa yapsın suç sayılamayacak bir varlıktı ama tek bir büyük suç işlemişti: yaşlanma suçu!”
Mişima o suçu işlemedi.
45 yaşında, hala güzelken ve hala güçlüyken ölümü seçti.
Belki de suçu bu olmalı. Erken gitmek..