Ölüm dediğimiz gerçekliğin acı yanına eklemlenen yoksulluk tokadıyla birlikte insan denen mahlukatın tavır, anlayış ve ruhsal düzlem arasında bağıntıları çok güzel anlatan kitap, okuyucuyu her satırda zihninde üçüncü bir göz gibi kendi romanın içinde bulmaktadır. Bu bağlamda romanın sert gerçekliği hem acıma duygusunu hem de günümüzle karşılaştığımızda hafif bir sevinç kurnazlığına sebebiyet vermektedir. Ve yoksulların ölümü; insanın hem kalbine hem ruhuna hem de acının zihinsel işkencesine nasıl katlanılabilir; olduğu noktayı, geçmişi ve geleceği hesaplamsı bağıntısı sunarak hem bireysel hem de toplumsal bir idrak hafızası sunmaktadır. Kitap bu bağlamda okuyucuya karın ağrısı, zihinsel işkence, göz yaşı , hüzün ve acı armağan ederken; bireysel gelişimine de yön verecek yan karakterler sunarak insanın ne’liği üzerine de sorgulama yaptırmaktadır .