Sonbahar'da Büyükada'yı çok severim. Tenha çamların altında tek başıma gezmek, uzak sislerden savrulan rutubetli rüzgarın ölümü hatırlatan feryadını dinlemek pek hoşuma gider. Hava, penceresiz bir türbe kubbesi gibi karanlık, gamlı, sıkıcıdır. Her tarafta solan yazın kalıntılarından kopmuş yapraklar sürünür. Gölgesiz dalların arasında sanki zavallı aldananlarla aldatanların görünmez hayalleri dolaşır.