"Acelecilik kahrolası bir yirminci yüzyıl tavrıdır," der kitap ve bunu kitabına da yedirir. Sabırla, acele etmeden, yavaş yavaş, sindire sindire okuyan alabilir ancak kitabın verdiğini. Hafif bir kitap değil kesinlikle. Hatta belki de bir kaç kere okuyunca ne demek istediğini anlayabiliriz.
Kitapta chautauqua'dan bahsediliyor. Ne demek bu chautauqua? Teknolojinin gelişmediği dönemlerde eğitimi amaçlayan bir hareket olarak ortaya çıkıyor ve şehirleri, ilçeleri, köyleri gezerek halka eğitim sunuyorlar. Pirsig de kitabında bir çeşit chautauqua yapıyor, hem geziyor hem bize öğretici içerik sunuyor.
Motosiklet ile ülke gezisine çıkıyor, kitapta hem bu yolculuğu, yolculukta yaşadıklarını, hem bazı nedenlerden ötürü geçmişte bıraktığı kimliğinde yaşadıklarını, hem de motosiklet bakımını anlatıyor. İç içe çok katmanlı olmasından dolayı okuması ve anlaması zor. Geçmişteki kendisinden bahsederken felsefi düşünceleri, motosiklet bakımından bahsederken tamir sanatını, şimdiden bahsederken ise gezi ve seyahatin dayanılmaz çekiciliğini okuyorsunuz. Ve ister istemez motosiklete karşı içinizde bir ilgi ışığı keşfediyorsunuz. Çünkü kitap yine der ki; motosiklet sürmek, varmak değil yolda olmaktır, yolu hissetmektir. Arabada olmak sahnedeki gösteriyi seyretmekse motosiklet sürmek sahnede olmaktır.