Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
104 syf.
10/10 puan verdi
“Salgın”
“Umudunu kaybeden bir halkın hikayesi!” Bir salgından bahsediyoruz. Kulaklarınızın aşina olduğu veba, kolera ya da korona gibi bir salgın değil bu. “Dans Salgını” 1518’de Strasburgda gerçekleşmiş bir gerçek bir olay. Günümüzde hâlâ nedeni bulunamamış. Yedikleri bir bitkiden mi olmuştu? Yoksa bir mikroorganizma mıydı? Yoksa kitlesel bir histeri
Dansa Davet
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,524 okunma
342 syf.
·
Puan vermedi
Sabah kalktığimda yaklaşık 18 dakikalık bir video izledim. "Çinliler neden her şeyi yer?" diye. Buna baskın sebep insanın gerçekten kanını donduruyor. Komünist Mao iktidarı döneminde sanayi üretim artış için gerekli tarımsal üretim artışına yönelik çabalar sürerken megaloman Mao serçeleri izler ve bakar ki serçeler buğday tanelerini
Ve Çeliğe Su Verildi
Ve Çeliğe Su VerildiNikolay Ostrovski · Bilgi Yayınevi · 1973677 okunma
Reklam
Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yarısını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı.
Sayfa 17 - Metis YayınlarıKitabı okudu
"Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yarısını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı."
Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun’ yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yarısını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı.
104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Siz hiç iki ucu da kötü olan tercih yapmak zorunda kaldınız mı? Hangisini tercih ederseniz edin bir kıvılcım kalbinize düşecek ve ateşe dönüp sizi ölüme kadar terk etmeyecek? Ne kadar kötü değil mi? Bu kitapta bu konu üzerinde yola çıkarak başlıyor. Strasbourg halkı sefalet ve yoksulluk içindeydi. Kilise tahıllar, biraları, sebzeleri stok yapıyor halktan ise vergi topluyordu. Zaten yoksul olan halk doğan çocuklarını ya yemek zorunda kalıyordu ya da böyle bir şeyin vicdan azabını çekmemek için göle atıyordu. Her şey bir gün Strasbourglu bir kadının açlıktan kendi çocuğunu yememek için çocuğunu göle atmasıyla başlar. Kadının içindeki kıvılcım canlanıp volkana dönüşünce yolda yürürken birden dans etmeye başlar. Yolda dans ede ede ilerlerken onu gören çocuğunun son kemiğini kemiren kadında dansına katılır ve bir saat içinde tüm ülkeye veba gibi yayılır. Piskopos ve başkan bu durum karşısında halkı başta kurtarmaya çalışırken bu dans salgının daha da kitlesel hale gelmesiyle gözden halkı gözden çıkarır. Onların ailesinden para alıp onları iyileştireceklerinin sözünü verirler. Fakat hepsini yok ederler. Aileleri gitmiş dans eden hastalarını yollarını gözlemeye devam ederler O sıralarda Martin Luther King bir bildiri yayınlar. Bildiri karşısında kilise korkuya düşer halkı düşündüğünü göstermek için zorla da olsa stok yaptıklarını ucuza elden çıkarırlar. "Umudunu kaybeden bir halkın hikayesi bu" diyen yazar hiç haksız değil. Bu kitabı herkes okumalı.. Edebiyatla kalın. Kitapla kalın....
Dansa Davet
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,524 okunma
Reklam
104 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Yıl 1518, Fransa Halk yokluk ve sefalet içinde. Bebeğini yememek için nehre atan bir annenin aniden dans etmeye başlaması kurgusuyla başlıyor kitap ve bu inanılmaz bir dans salgınına dönüşüyor. Bebekle olan kısmı kurgu olabilir fakat dans salgını kısmı tamamen yaşanmış bir olay. Yanlış duymadınız bir dans salgını yaşanmış. 1518 yılında insanlar anlaşılamayan bir şekilde dans etmeye başlamışlar. Aylarca sürmüş bu salgın. Sabah akşam demeden dans ediyorlar hatta kendilerini durduramadıkları için ölümle sonuçlananlar bile olmuş.Neden olduğunu bir şekilde bulamamışlar ve günümüz bilim insanları arasında da bir fikir birliği yok. İlginç değil mi? Bu salgınla ilgili birçok teori var. Teorilerden birine göre; nemli çavdar saplarında oluşan bir küfün ekmeğe karışması sonucu uyuşturucu etkisi yaratması. Diğer bir teori ise, hurafeye dayandırılan inançlardan kaynaklı stres ve kaygının kitlesel bir depresyona yol açması. Stres kaynaklı bir psikoz ve histeri olduğu yönünde görüşler de mevcut. Bu teori, özellikle tarihçi John Waller tarafından savunuldu.1518’de Strazburg’da meydana gelen salgını inceleyen Waller’e göre, böyle bir psikozun etkisi ile şehir sakinleri transa girmiş ve bilinçsiz bir şekilde dans etmişlerdir. Waller, halkın özellikle St. Vitus isimli, dansçıların koruyucusu olan bir azize inandığını ve bu inancın bu hezeyanda önemli rol oynadığı kanaatinde. #dansadavet #jeanteule
Dansa Davet
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,524 okunma
Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun’ yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yarısını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı.
Sayfa 12 - Metis Yayınları
104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
1500lerde Fransa'da yaşananlara verilen bir çeşit tepki: Dans Vebası.. Deposu tıka basa dolu, sefahat içinde yaşayan ve insanları dinle tehdit eden Piskoposluk karşısında açlık, sefalet, çaresizlik içinde kıvranan halk bir çeşit kitlesel histeriye tutulur. Bu durumdan kurtulmak için yapılan denemeler sonuç vermeyince tek çare yine dine başvurmak olur. Kitaba konu olan bu gizemli dans salgınının gerçek olduğu bilinmektedir. Anlatılan bu salgınla birlikte dönemin zorlukları ve çirkinlikleri de gayet net bir şekilde gözler önüne serilmiş.
Dansa Davet
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,524 okunma
Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yansını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı.
Sayfa 17 - Metis yayınları
Reklam
198 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bir yazarla vedalaşmak demek o yazarın bütün eserlerini okuyup bitirmek demektir. Heralde vedalaşacağım yazarlardan biride Jack London olacaktır. Jack London demek sorgulamak demektir, yoksul halkaları savunmak demektir , doğa aşığı olmak demektir, haksızlıklara boyun eğmemek demektir, adaletsiz yönetimlere insanlık dersi vermek demektir. Bende çok ayrı bir yeri var bu yüzden. Gelelim Ekim ayında okuduğum son kitap ve benimde okuduğum 9. Jack London kitabına yazarın kendi yorumuyla başlıyorum; " Başka hiçbir kitabım için yoksulların ekonomik açıdan aşağılanmasını inceleyen Uçurum İnsanları kadar kalp ağrısı çekip gözyaşı dökmedim. diyor ve ayrıyeten bu kitabım roman değil bir inceleme araştırma kitabıdır diye bahsediyor ünlü yazar. Gelelim kitabın konusuna Jack London 1902 yılında bir süreliğine Londra'nın en yoksul yerlerinden biri olan Doğu Yakasına gelir ve oradaki yoksul insanlar gibi yaşamaya başlar. Onlar gibi giyinip onlar gibi yiyecek arar aç kalmamak için iş arar yani kısacası onlardan biri olur. Kaldırımlarda bulduğu meyve çöplerini yiyenler, hastalık taşıyan paçavralarla dolaşanlar, düşkünler evinde yer bulamayıp sokaklarda yatanlar. Resmen bir kitlesel sefalet tablosu ile karşılaşır.İngiltere imparatorluğunun karanlık yüzünü cesurca dile getirmesi  toplumsal adaletsizliği tüm yalınlığıyla aktarması yazara olan hayranlığımı dahada artırdı diyebilirim. Harika bir kitap muhakkak okuyun derim. Herkese Keyifli Okumalar. .
Uçurum İnsanları
Uçurum İnsanlarıJack London · İletişim Yayınları · 20213,546 okunma
1.Emperyalist Savaşa Dair - Nisan 1917
Halkların insan güçlerinin toptan katledilmesi, toplu yıkım ve sefalet, bir zamanlar gelişen şehir ve köylerin yı­kıntıları, kitlesel açlık ve vahşiliğe düşme - tüm bunlar, bir avuç taçlı ve taçsız haydut, yabancı toprakları talan edebilsin ve sayısız milyonların üstüne yatabilsin diye - sa­vaş işte buraya varmaktadır.
Sayfa 46 - İnter Yayınları, 1989.Kitabı okudu
Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yarısını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı.
Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yarısını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı...
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.