Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

birisi

birisi
@kobretti
6 okur puanı
Ağustos 2018 tarihinde katıldı
Her şeyi paylaştığımıza inanmak istemiştim ama; sen yaşadığın acıda tek başınaydın.
Reklam
Her şey söylenmiş olduğunda, herşey hala söylenmek için kalır.
İnsan sona gelmiş olduğunu kabul etmeli: başka hiçbir yerde değil burada olduğunu, başka hiçbir şeyi değil bunu yaptığını, asla ya da daima değil şimdi yapmakta olduğunu (...) sadece bu yaşama sahip olduğunu jabul etmeli.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendi yerimde var olmadıkça, kendi yerimi bulamıyordum.
Bunca az sorumluluk için ne büyük özgürlük!
Reklam
Hayatını bensiz, benimle olduğundan daha kolay kurabilirdin. Dünyada kendine yer edinmek için kimseye ihtiyacın yoktu.
İstediğimiz kadar alabildiğine farklı olalım, doğuştan gelen bir tür yara gibi temel bir ortak yanımızın olduğunu hissediyordum.
Zevkin alınan ya da verilen bir şey olmadığını seninle anladım.
Yakında seksen iki yaşında olacaksın. Boyun altı santim kısaldı, olsa olsa kırk beş kilosun ve hala güzel, çekici, arzu uyandırıcısın. Elli sekiz yıldır birlikte yaşıyoruz ve ben seni her zamankinden çok seviyorum.
Özgürlük, ayrılığı da içerir: Sevdiğiniz şeyleri geride bırakmak zorunda kalırsınız ve onları bırakmak o kadar güçtür ki, bir süreliğine onlara düşman olmanız gerekebilir.
Reklam
"Senden başka hiç kimse, seni hayat nehrinin öte yanına geçirecek köprüyü inşa edemez. Seni seve seve karşı tarafa taşıyacak yollar, köprüler ve sayısız yarı-tanrı vardır, ama öz benliğini kaybetmen pahasına: Kendi benliğin, önce rehin alınıp sonra kaybedilecektir."
Savaş denen şey, yeryüzünün herhangi bir noktasında başlayıp herhangi bir noktasında bitmezdi. Her şey gibi, o da insanda başlayıp insanda biterdi. Bu yüzden, cepheler falanca dağda ya da falanca ovada değildi. Cepheler, bütün acımasızlıklarıyla insanoğlunun içindeydi.
Yaşlı iki yürek, ezildi sözlerin ağırlığı altında. Zaman zaman, dayanamayıp ince ince kanadılar.
Yaşlı ve yorgun bir çocuk gibi, kıpkızıl kesilen gözlerini kaldırıp baktı yalnızca. Yorgun bir su gibi, bakıp bakıp yutkundu.
Kilit, insanın utancı demektir her şeyden önce... İnsanoğlunun nereye ulaştığının göstergesi demektir. İnsanların birbirlerine duydukları güvensizliğin elle tutulur halidir kilit. Birbirlerine duydukları saygının derecesidir. Bu yüzden, bir çeşit utanç belgesidir her kapıda.
İnsanların büyük bölümü, birçok güzelliği göremezdi. Büyük bölümü, birçok güzelliğe dokunamazdı. Onlar, birer uyurgezer gibi, geçip giderlerdi güzelliklerin yanından. Ya da, kafalarına taktıkları başka bir güzelliğin peşinden koşarken, onun uğruna, birçok güzelliği de ayaklarının altına alıp hiç farkına varmadan acımasızca ezerlerdi.
Reklam
Ben derim ki, hiç değilse sen kurtar kendini şu insanların elinden. Az önceki düşündüğünü aynen uygula ve seni odun yapmalarına asla izin verme! Hemde öyle güzel büyü ki, seni dünyanın en güzel eşyasını yapmakta kullansınlar. Buna mecbur et o kendini bilmez canavarları! Güzelliğinle mecbur et!
Ormanda ne kadar ağaç, ne kadar çiçek, ne kadar ot ve börtü böcek varsa, onların rengiyle, onların kokusuyla, onların şekliyle baktım.
Dağ çiçekleriyle birlikte böcekleri de çiğniyorlardı hatta gezinirken, otları, otların arasında uçuşan kokuları ve renkleri de çiğniyorlardı. Çiğneyip ezdikleri şeylerin çığlıklarını da hiç duymuyorlardı tabii.
"... Nasıl olsa yokluk bu dünyanın sonu; Say ki yoksun varmış gibi keyfine bak!"