Gönül ferman dinlemiyorsa ,gönlümün tercihini sevmek niye ayıptı? Dedi gönlü karışık adam kitabın bir yerinde..
Kitaba başlarken söyle çerezlik, güzel bir aşk romanı okuyacağımı zannederken , oldukça karışık, cesur ve aykırı ilişkiler zinciri içinde buldum kendimi. Son yıllarda sıkça duyduğumuz LGBT temalı bir roman la karşı karşıyayız.Nerede
Dram bir anlamda hoşlandığım ve diğer anlamda benden hoşlanan tuhaf bir havuç çıktı. Bu havuç benzetmesi de burada bitiyor ama buna pek üzüldüğüm söylenmez - hepimiz için bir yüktü.
Uzun süredir bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. Komedi filmi izler gibi kitap okudum.
Zafer Algöz ‘ün tiyatro, sinema hayatında, öğrencilik ve sosyal hayatında yaşadığı öykülerden derlediği müthiş bir kitap olmuş.
Hatıralarında kimler yok ki: Bana göre Türk Sinemasının bir numarası, üstadı Sadri ALIŞIK, Fatma Girik, Erkan Can, kitaba adını veren hikayenin sahibi Öztürk SERENGİL, sanat güneşi Zeki MÜREN, Kemal SUNAL vb. Yani saymakla bitmez.
Tabi ki, öykülerinden anısını anlattığı insanların hayatlarını tam olarak kestiremeyiz ama mevcut durumu düşünce, biraz üzüldüm ve dedim ki "İyi insanlar o güzel atlara binip gittiler".
Eski Türk filmlerini izleyenler hissederler samimiyeti. Daha çok belli konular vardır, "zengin kız, fakir oğlan, bitmeyen aşk, sonunda kavuşmalar ya da kavuşamamalar". Kitabı okurken sanki bu filmlerin sahne arkasını izliyorum zannettim.
Henüz teknoloji hayatımıza tam yerleşmemişken, insanların zamanı çok, ilişkiler daha yakınken; insanlar çokça sohbet eder, çokça mizah yapardı. Kendimden biliyorum, özellikle çiftçilerde bu durum daha çok olurdu. Yazın hasatını yapan çiftçi, kışlığını ayarladımı, kışın yapacak bir şey yoktur, verirler kendilerini hikayelere. İşte kitap bana bu hissi verdi.
Bazı yerlerde gülmekten okuyamadığım bir kitap oldu. İyi ki okumuşum....