Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
İcat edilebilecek her şey icat edildi. Charles H. Duell 125 sene önce yapılan bilimsel gaf yol katederek "basimiza icat cikarma" diye bizde de güncellenmiştir. :)
50 sene oldu bir ölmedik. Cebimizde hep bir mendil var. İşimize geldiğinde çıkarıp halay çekiyoruz. İşimize gelmediğinde ziril ziril.. Dirisi dar ölüsü darphane
Reklam
Sana engel olmaya çalışanlar, başaracağına en çok inananlardır.
Bir rivayete göre, Emil Cioran’ın çocukluktan beri mutsuz olduğunu gözlemleyen annesi ona bir gün şöyle söylemiştir: “Bu kadar mutsuz biri olacağını bilseydim kürtaj yaptırırdım.”
« 1979'un Şubat'ında, Ülkü Tamer o sıralar yayınevinde yöneticilik yapıyor, Bilge Karasu'nun kendisini ziyarete geldiğini haber veriyorlar. Kucaklaşıyorlar. Birer çay söyleyip neler yaptıklarından söz ediyorlar. Tamer, "Yeni bir şeyler var mı?" diye sorunca Karasu gülüyor ve "Ben de onun için gelmiştim. Bir kitabım var. Göçmüş Kediler Bahçesi. İlgilenir misin?" diyor. Tamer, Karasu'nun elindeki dosyayı alıyor hemen. Ancak Karasu'nun, kitabını önerirken sıkıldığını da fark ediyor. "Bir oku istersen." dediğinde "Yahu," diyor, "nesini okuyacağım! Senden okuyacağım kadar okudum. Bunu da kitap olarak çıkınca okurum." Karasu, "Basacak mısın yani?" diye soruyor. "Bugün doğum günüm. Bana bundan güzel bir doğum günü armağanı verilemezdi. Sağol." diyor ve kitabı kısa sürede yayımlıyor. Ülkü Tamer, bu anısını anlattıktan sonra şu cümlelerle bitiriyor hikayeyi: "Daha sonraki yıllarda, ölünceye kadar doğum günümü hiç unutmadı, sevgili Bilge, en azından bir kartla hep kutladı."»
Sayfa 134 - Sayı: 54 Eylül - Ekim 2023 ( Çapraz Okumalar )Kitabı okudu
Mark Twain, Amerika’nın güney kesiminin geri kalmışlığının müsebbibi olarak gördüğü, tarihi roman(s)larıyla tanınan Sir Walter Scott’u romanlarında yer yer tenkit etmiştir. Buna verilebilecek belki de en iyi örnek, Huckleberry Finn’in Maceraları kitabında Twain’in batan bir gemiye WALTER SCOTT ismini vermesidir.
Reklam
Bir toplantıda, bir genç Mehmed Âkif'i küçük düşürmek için: - “Siz baytarmışsınız, öyle mi?” diye sorar. Âkif hiç istifini bozmadan şu cevabı verir: - Evet. Hayrola bir yeriniz mi ağrıyordu?
Churchill bir akşam eve sarhoş gelir. Hizmetçi dayanamayıp “Kör kütük sarhoşsunuz” der. Churchill bunun üzerine şu cevabı verir: “Ve siz de çirkinsiniz. Sarhoş olabilirim hanımefendi ama sabaha ayılmış olacağım, siz ise hala çirkin olacaksınız.”
Bir gün Diyojen çok dar bir yolda zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: "Ben bir serseriye yol vermem," der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin bir şekilde şu karşılığı verir: "Ben veririm!"
Çok Net!
Diyojen, “Erkekler ne zaman evlenmelidir?” diye soran birisine “Genç ise, henüz evlenme zamanı gelmemiştir. İhtiyar ise, vakti geçmiştir.” şeklinde yanıt vermiştir.
Reklam
Asıl Üç Tehlikeli Düşman
Fransız elçisi, Sultan III. Selim'e: - İngiltere ve Rusya'dan neden korkuyorsunuz sizin daha tehlikeli üç düşmanınız var: 1-) Tembellik, 2-) Tevekkül, (Elçi, burada tevekkülü; gereğini yapmadan sadece Allah'a güvenmek anlamında kullanıyor.) 3-) Teseyyüb (üşenme)'tür... Bunların yanında aslında güzel ümitleri müjdelemesi gereken ama sizlerin çok defa ihmallerinize kalkan yaptığınız üç kelime daha var. Bunlar: 1-) İnşallah, 2-) Maşallah, 3-) Fesuphanallah. İlk üçünden kurtulur, son üçünü de gayretlerinize dayanak yapabilirseniz, Türklerin korkacağı düşman olmaz..."
Sayfa 152 - ÇınaraltıKitabı okudu
Habib Baba
Sultan IV. Murad: "Görüyor musun şu dünyayı? Sultan Murad'a vezir olmak varmış. Bak adamlar içerde tef, dümbelek hamamı inletiyorlar, sen ve ben ise burada iki hırsız gibi..." Habib Baba, Sultan Murad'ın cümlesini tamamlamasına fırsat bile bırakmaz, kendi hükmünü söyler... Sultan Murad'ın Habib Ba-ba'dan duydukları, ağzı açık bırakıp, keseyi elden düşürten cinstendir: - "Be evladım." der, Habib Baba... - "Sultan Murad dediğin kimdir? Sen asıl Âlemlerin Sultanına kendini sevdirmeye bak ki, o seni sevince sırtını bile Sultan Murad'a keselettirir..."
Sayfa 139 - ÇınaraltıKitabı okudu
1 Stalin'in oğlu Yakov'un nasıl öldüğünü ancak 1980 yılında The Sunday Times gazetesinde okuyabildik. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlara tutsak düşen Yakov, bir grup İngiliz subayıyla birlikte bir kampa konulmuştu. Aynı kenefi paylaşıyorlardı. Stalin'in oğlu, kenefi leş gibi bırakıp çıkma alışkanlığındaydı. İngiliz subaylar,
Sayfa 267
Şehzâde Süleyman, bir gün pek süslü bir kıyafetle babası Yavuz Sultan Selim'in karşısına çıkıp elini öpmek isteyince, şöyle azarladığından bahsedilir: "Sen böyle giyinirsen, validen ne giysin Süleyman?"
Sayfa 98 - ÇınaraltıKitabı okudu
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.