Yalnızlığın sessizliğini kalabalığın gürültüsüne, yalnızlığın huzur veren esintisini kalabalığın boğucu sıcaklığına tercih ediyorum
Sayfa 55
Bu dünyaya ne Katolikliği, ne İrlandalılığı, ne vejetaryenliği ne de başka bir şeyi benim başlatmadığım dışında neye inandığımı ben de bilmiyorum. Bütün bildiğim bu, Slyvia.
Sayfa 242 - Altın Kitaplar Yayınevi, çev. Pınar Öcal, 1. Basım, Şubat 2006Kitabı okudu
Havuzdaki ördekleri izledim ve onları kıskandım. Şu dünyada tek yapmaları gereken vaklamak, yüzmek ve lokmalarını yutmak üzere ağızlarını açmaktı. Beni öldüren tez için onların endişe etmesine gerek yoktu. Nasıl ve neden bulaşmıştım bu işe?
Sayfa 219 - Altın Kitaplar Yayınevi, çev. Pınar Öcal, 1. Basım, Şubat 2006Kitabı okudu
İnsan kendi kararını veriyordu ve eğer geri dönmüyorsa bu her zamankinden de hasta olduğunu gösterirdi.
Sayfa 215 - Altın Kitaplar Yayınevi, çev. Pınar Öcal, 1. Basım, Şubat 2006Kitabı okudu
Kavga etmek yalnız kalmaktan iyidir. Ve ben de kaldığım yerden devam ettim.
Sayfa 213 - Altın Kitaplar Yayınevi, çev. Pınar Öcal, 1. Basım, Şubat 2006Kitabı okudu
Bela öyle bir köpektir ki,kaçarsan kovalar.Üstüne gidersen ısırmaz..
Sayfa 14
Bence eğer insanların yaşantısını yönlendiren bir doğa-üstü bilinç varsa, çok şakacı bir yönetmen olmalı o güç..Yaptığı azizliklere gösterebileceğiniz en uygun tepki de gülmek..:)
Deneyin,bakın.
Öylece daha uzun yaşayacağınıza garanti edemem.Ama yaşarken daha az gamlanır,daha çok eğlenirsiniz...
Sayfa 8
Foto albümlerine bakmaktan hoşlanmam..Çünkü geçmişle uğraşmak dünlerin çoğalıp yarınların azaldığını düşündürür bugünün üstüne ölümün gölgesini düşürür...
Sayfa 7
Hiçbir şeyim ve her şeyim: merhaba ben öğretmen!
Kendime hiçbir şey demiyordum. Bir öğretmenden fazlaydım. Ve eksiktim. Bir lise sınıfında sert bir çavuş, bir haham, ağlanacak bir omuz, bir disiplin aracı, bir şarkıcı, alt düzey bir bilim adamı, bir memur, bir hakem, bir palyaço, bir danışman, bir kılık kıyafet uzmanı, bir şef, bir özür makamı, bir filozof, bir işbirlikçi, bir step dansçısı, bir politikacı, bir terapist, bir aptal, bir trafik polisi, bir rahip, bir anne-baba-ağabey-abla-amca-dayı-hala-teyze, bir kitapçı, bir eleştirmen, bir psikiyatr, bir son çaresinizdir.
Sayfa 28 - Altın Kitaplar Yayınevi, çev. Pınar Öcal, 1. Basım, Şubat 2006Kitabı okudu
Güzel III. Napoléon duvar saati ne yapsam çalışmıyor. Kurdum, düzelttim, anlamıyorum. Belki de neşeli bir şekilde çaldığı için çalmaya cesaret edemiyor. Ya da belki sen gittiğinden beri zamanı göstermek ilgisini çekmiyor, çünkü vakit çok yavaş geçiyor. 12 Kasım'dan beri günler daha uzun. Senin küllerini toplayıp büyük bir kum saatine doldurmalı, sana bakarak zamanı geçirmeliydim.
Sayfa 100 - Yapı Kredi Yayınları, çev. Can BelgeKitabı okudu
Neden mutluluğu, ancak çekip giderken çıkardığı sesle tanıyabiliyoruz?
Sayfa 90 - Yapı Kredi Yayınları, çev. Can BelgeKitabı okudu
Kitaplarda, yazar ne isterse o olur, patron odur, hayat öyle değildir.
Salpêtrière Hastanesi'nin bütün o sofistike makinelerinin yapamadığını ben sözcüklerle yapıyorum. Seni diriltiyorum.
Sayfa 58 - Yapı Kredi Yayınları, çev. Can BelgeKitabı okudu
Sen yoktun, mutsuzdum, bütün dünya hüzünlü olmalıydı. Doğa olduğu gibi bu acıyı çekmeli, yas tutmalıydı. Bütün başkentlerde bayraklar yarıya indirilmeliydi.
Sayfa 56 - Yapı Kredi Yayınları, çev. Can BelgeKitabı okudu
Artık, her sabah yalnız uyanıyorum. Uyanır uyanmaz aklıma gelmiyor öldüğün, sanki her sabah tekrar ölüyorsun. "Tekrar ölmek" çok şükür, olmayan bir fiil, ben icaat ettim, yeniden ölmek anlamına geliyor. "Dirilmek" diye bir fiil var oysa.
Sayfa 52 - Yapı Kredi Yayınları, çev. Can BelgeKitabı okudu
Gittiğinden beri yedi milyon kırk sekiz bin sekiz yüze kadar saydım. Bu kadar zamanda saklanabilmiş olmalısın. Her tarafı arıyorum. Bulamıyorum, ümidimi kaybediyorum. Saklambaç oynamak çok uzun sürüyor. Tamam, hadi, çık artık saklandığın yerden. Artık oynamak istemiyorum. Çık neredeysen, kazandın. Çık ne olur, kaybettim, her şeyi kaybettim.
Sayfa 44 - Yapı Kredi Yayınları, çev. Can BelgeKitabı okudu