Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Milli Mücadeleyi Destekleyen Din Adamları
Mustafa Kemal'in karşısında olan ihanet şebekesine karşı onun yanında vatanını, milletini, bayrağını, özgürlüğünü seven din adamları da vardı. Bu bağlamda Ankara Fetvasına imza atarak "Mustafa Kemal verdiği Kurtuluş Savaşı'nda haklıdır" diyen 153 din adamını rahmetle anıyoruz.
Sayfa 21
"29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in kurulmasından sonra, Atatürk ve arkadaşları, geleneksel dini eğitimin toplumun gelişmesine engel olduğu iddiasıyla, Türk Eğitim Sistemi'ni yeniden ele alarak, batı eğitim anlayışına göre tanzim etmişlerdir. Bu nedenle hükümet, geleneksel dini eğitimin etkilerini zayıflatmak için, Arapça ve Farsça öğretilmesini yasaklayarak, Latin alfabesinden adapte edilen yeni Türkçe alfabeyi kabul etmiştir. Bu şekilde dini eğitim kaldırılmış, az sayıda bulunan dini okullar da, 1930 yılında kapanmıştır. Beş yıl sonra da; her türlü devlet okulundan, din dersi kaldırılmıştır."
Sayfa 227 - Hayat Yayın GrubuKitabı okudu
Reklam
Kemalist Rejimde Tanrı Dayatmasının Kaynağı Atatürk Değil! Bir Hafız...
(...) O gün anladık ki, tercüme ettirilmiş olan Bayram Tekbiri kendilerine meşk ettirilecektir. Hafızlar ikişer ikişer oldular ve şu metin üzerinden meşke başladılar: «Allah büyüktür, Allah büyüktür.» Sultan Selimli Hafız Rıza Efendi bu tercümeye itiraz etti. Bolu mebusu Cemil Beye dönerek: «— Efendim, dedi: Türkün Tanrısı vardır. Bu «Tanrı» şeklinde okunursa daha muvafık olur kanaatindeyim.» Rıza Efendinin bu teklifini Cemil Bey pek ilgi çekici bulmuş olmalı ki, arz etmek üzere hemen Atatürk'ün huzuruna girdi. Döndüğü zaman hepimizi Gazinin yanına götürdü. Atatürk, tekbir tercümesinin sadeleştirilmesi hususunda gösterilen arzu üzerine: «— Peki arkadaşlar , dedi: Tekbirin tercümesini okuyunuz bakalım.» Okundu,: «Tanrı uludur, Tanrı uludur. Tanrıdan başka Tanrı yoktur. Tanrı uludur, Tanrı uludur ve hamd ona mahsustur.» Atatürk bu tercüme şeklini çok beğendi. O gece geç vakitlere kadar huzurlarında kalındı, hep bu konu üzerinde saatler süren irşat edici direktiflerde bulundular ve hafızların ertesi akşam yine -gelmelerini emrettiler.
Atatürk'ün Din Anlayışı
"Mukaddes mihrabı, cehlin elinden alıp ehlinin eline vermek zamanı gelmiştir." - Mustafa Kemal Atatürk
Atamın emirleriyle şehitlerimizin ruhuna hediye edilen bu hatm-i şerif kıraatlarında İlâhî nağmeler cami duvarlarında ihtizazlar yaparak dalga dalga yayılırdı.
15 yıl yanlarında bulunmanın bana verdiği hak ve selâhiyetle diyebilirim ki Atatürk, dine karşı hiç bir zaman kayıtsız kalmamış, yalnız dini istismar edenlere cephe almıştır.
Reklam
Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedoğlu bu konuda şöyle diyor
Bir yandan devrimci Atatürkçü ve laik olmak öte yandan dindar olmak birbirine karşıt niteliklerin birleşmesi değil, bu nitelikleri kendilerinde birleştiren kişilerde aydınlığın, vatana, ulusa ve Tanrı'ya bağlılığın belirgin yüceliği demektir
512 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kemalist laikliğe göre hukukun kaynağı vahiy değil, akıl ve bilimdir.
Kitapda, Kemalizm'in ve Atatürk'ün İslam, yaratılış, Allah ve diğer dinler hakkında kendi el yazıları ve notlar tutmuş, neye inandığını ve neyi reddettiğini açıkça ortaya koymuştur. O, ilham ya da vahyi bilgi kaynağı kabul etmez, ona göre hayatta en hakiki yol gösterici bilim ve akıldır. Mustafa Kemal Atatürk'e göre din ve Allah
Atatürk’ün Kaleminden Yaratılış ve Din
Atatürk’ün Kaleminden Yaratılış ve DinFehmi İlkay Çeçen · Yüzleşme Yayınları · 202139 okunma