“Oturduğu yerin karşısında bir ayna bulunduğundan ister istemez kendi yüzünü seyretti, öyle ki kendiyle yeniden tanışıyor gibiydi. Gelgelelim irkildi. Son yıllarda aynalardan neden böylesine ürktüğünü anladı aynı zamanda. İnsanın kendi sefilliğini kendi gözleriyle görmesi hoş değildi çünkü. Bu yüze bakmak zorunda kalmadıkça ya hiç yüzü yokmuş ya da sefalete düşmeden önceki günlerine ait eski yüzüne sahipmiş gibi oluyordu.”