Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
"Yaşayan birinin yası nasıl tutulur diye soruyordu kendi kendine."
İletişim Yayınları
Günaydın. Birilerini mutlu etmek yahut onları üzmemek için geçirdiğimiz günler olmuştur. Kimilerinin ömrü böyle geçmiştir. Ne üzücü. İlber Ortaylı: "Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır. İnsanın yüzü bir kitap gibi okunabilir. İfadeniz bomboşsa da hiçbir şey yaşamadığınız fark edilir. Bundan kurtulmak mümkündür; yaşayın, monotonluktan uzaklaşın, gezin, görün, keşfedin, başkalarıyla ilgilenin, okuyun, sevin." diyor ve ekliyor: "Yüzünüz ifadesiz kalmasın." Kendi hayatımızı yaşamalı sevgili okur. Bunlar böyle kolay değil elbette fakat ifadesiz bir yüzle, bir ömür... Kimseye, hiçbir meseleye değmez. Var olun.
Reklam
Günaydın. Bu çağda sevmeler de bir tuhaf. Sevgi mi bir anlık heves mi yoksa bir çıkar bir çarpık beklenti mi bilemiyor insan. Némirovsky, "Ona olan sevgisinin baki olacağını dünyanın döndüğünü, güneşin aydınlattığını ve geceden sonra günün ağardığını bildiği gibi biliyordu." der. Gerçek sevgi, çağ değişse de hissedilir sevgili okur. O emin olma hissi yoksa işte, eyvah. Var olun.
Günaydın. Bu çağda sevmeler de bir tuhaf. Sevgi mi bir anlık heves mi yoksa bir çıkar bir çarpık beklenti mi bilemiyor insan. Némirovsky, "Ona olan sevgisinin baki olacağını dünyanın döndüğünü, güneşin aydınlattığını ve geceden sonra günün ağardığını bildiği gibi biliyordu." der. Gerçek sevgi, çağ değişse de hissedilir sevgili okur. O emin olma hissi yoksa işte, eyvah. Var olun.
Günaydın. Bazen şöyle olur: Bir yerden geçersiniz ilk kez, bir gülümsemeye tesadüf edersiniz ilk kez fakat ezelden tanıdıkmış gibi hissettirir. Hiç gitmediğiniz bir kentte dahi olur bu. Benzeteceğiniz yerler yahut insanlar da değillerdir üstelik. Fuat Sevimay, "Geçmişte bulunduğumuz bir yere, mahallemize, okulumuza, sokağımıza, evimize rast gelince tuhaf duygulara kapılıyoruz. Oysa bazen geleceğimizde yer tutacak yerleri arşınlıyoruz ama hiç farkında değiliz." Belki de farkındayız sevgili okur. Kim bilir? Var olun.
"Bazı insanlar neden ruhumuza yerleşiyor, boğazımıza düğümleniyor, zihnimize kazınıyor?"
Reklam
. İnsan, insanlığını yavaş yavaş şöyle yitiriyor: Hiçbir vakit yaptıklarının karşılığını görmeyerek. Bir kedi, başı okşandığında gözlerini kısıyor; güneş batınca suladığımız fideler bir gün çiçek açıyor fakat insan... İnsan öyle mi? Marjan Kamali, "Bazı insanlar neden ruhumuza yerleşiyor, boğazımıza düğümleniyor, zihnimize kazınıyor?" diye sorarken bundan bahsediyor. Bu çağ böyle bir çağ sevgili okur. Zihnimize kazıdıklarımız, ruhumuza yerleştirdiklerimiz kıymet bilmiyor ve buna itiraz ederseniz karşılık beklemekle, çirkin biri olmakla suçlanıyorsunuz. Ne diyelim? Var olun.
“Yaşamın sonuna doğru yürüyoruz. İçimizde heves kalmamış. Yaşamaya. Sevgiye. Aşka.İnsan dediğin birbirini yer, yer de doymaz. Duygularını yer, zamanını, yaşamını, heyecanını. Aşkını, inancını. Etini yer, kalbini söker. İnsan dünyanın vebası."
Günaydın. İnsan bir kere insanlıktan çıktı mı, eyvah. Bu çağda öyle zor ki kendini tutmak... Yüzyıllık Yalnızlık'ı hatırlayın: "Yüreğini kolla Aureliano, ölmeden çürüyorsun." Aman, sevgili okur. Bu bayramda şöyle bir dinleyelim kendimizi, kollayalım yüreğimizi. Sevdiklerinizle, kalbinizle; iyilikle, güzellikle var olun.
Reklam
Günaydın. Bitmek bilmeyen bir sıkıntı. İnsan, diyor Caner Almaz. İnsan dünyanın vebası: "Yaşamın sonuna doğru yürüyoruz. İçimizde heves kalmamış. Yaşamaya. Sevgiye. Aşka. Belki, diyorum, belki Neşe'nin biraz hevesi vardır. Ama çok sürmez, onu da üzerler. İnsan dediğin birbirini yer, yer de doymaz. Duygularını yer, zamanını, yaşamını, heyecanını. Aşkını, inancını. Etini yer, kalbini söker. İnsan dünyanın vebası." Bir bayrama daha yaklaşırken, iyi insanlar dileriz sevgili okur. Sanırım şu çağda ihtiyacımız olan tek şey, iyi insanlar. Var olun.
"Keşke yeterince uzun yaşayabilsem diyorum kendi kendime ama bu hayatta yarın bile neler olacağını bilemeyiz."
Cuma pasajı
"İnsanın kalbi, yalnızca doğru yere hafifçe vurduğunuzda yumuşarmış." Bazen bu fenalıkları yapanların bile kalbine hafifçe vurmalı sevgili okur. Düşürmeli gardlarını.
Günaydın. Bazen öyle kalpsiz muamelelere maruz kalıyor ki insan; hakkını aramak, derdini anlatmak, hatta öfkelenmek bile istemiyor. Üzülüyor yalnızca. Bir insan bir insana bunu niçin yapar, merak ediyor. Milenko Yergoviç'in Saraybosna Marlborosu'nu hatırlayın: "İnsanın kalbi, yalnızca doğru yere hafifçe vurduğunuzda yumuşarmış." Bazen bu fenalıkları yapanların bile kalbine hafifçe vurmalı sevgili okur. Düşürmeli gardlarını. Var olun.
Günaydın. Her şeyi planlayabilsek, bütün sorunlar yok olup gidecekmiş gibi gelir bazen. Bütün mesele, planlayabilmekte. Yarın, öbür gün, önümüzdeki ay hatta bir sonraki sene. Hâlbuki bu satırları okurkenki ânın bile ne getireceği bilinmiyor. Akinari Ueda, "Keşke yeterince uzun yaşayabilsem diyorum kendi kendime ama bu hayatta yarın bile neler olacağını bilemeyiz." derken bundan bahsediyor. Sorun planda da değil düzende de sevgili okur. Sorun, yaşamayı ertelememizde. Var olun.
185 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.