Kendimi bu müstesnâ ve emsalsiz eser hakkında incelemeden ziyâde birkaç kelâm etmek ihtiyacı içerisinde hissediyorum.
Nihad Sâmi Banar'lının dile getirdikleri ezberleri bozan cinsten idi. Nihad Sâmi'nin Türkçe'ye vâkıf olmayanların dahi zırvalamaya ve daha ileri gidişlerine okurunu da şâhit kılmak istiyor. "Ben kitap okuyorum." cümlesini kuran her okur tarafından kesinlikle okunulması iktizâ eden bir eser, diye düşünüyorum. Ayrıca selis (akıcı) bir üslûp ile kaleme alınmış olması okurun heyecanını daha da diri ve dinç kılmaktadır. Türkçe'yi kullananların nasıl bir dili kullandığına dâir de birçok mücevheri kendisinde ihtivâ eden eseri çok önceleri okumam iktizâ ediyor idi. Ancak fırsat bulabildim. Geç kalmak beni üzdü. Fakat artık ikinci defa okuyabilecek olmanın onurunu yaşayabileceğim için de üzüntü paralelinde mutluluk da duyuyorum. Yahya Kemal Beyatlı'nın ,"Türkçe ağzımda annemin sütü gibidir." veciz ifâdesi mûcibince Türkçe'yi kullanan her insanın bu eseri okumayı kendine vazîfe edinmesini istirhâm ediyorum. Belki okuyan kimseler bu vesile ile "öz Türkçe" dalâletinden vâreste olurlar. Dikkatli okumalar...