Dedi ki: (60)
(Bugünkü düşüncede, benliğin içine çekileceği mücerret bir âlem telâkkisine bağlı, iç hâllerin tahlili artık kalmamıştır. Bu, benliğin mevcut farz edilmemesi demek değildir; bilâkis benlik mevcuttur, hattâ her zamankinden ziyâde mevcuttur. Bu benlik, ancak kendisini aşan bir realite ile münasebeti içinde mevcuttur; zira her şuur, maksatlıdır, yâni objeyi hedefler, bu obje ise, bir iç hâli değil, mevcut bir varlıktır. İşte "fenomenolojik-hâdisevî" tahlil, bu hedeflemelerin tahlilinden ibarettir.)