Bu kitabı neden bu kadar sevdiğimi düşündüm. Ve sonra fark ettim. Kitap öyle bir sonla bitmiş ki sanki yarım kalmış gibi ama aslında yarım değil. Sonu ve ondan sonra olacaklar olabilecekler okuyucuya bırakılmış. Onun hayal gücüne... Ve tabi böylesine "toplu iğne başı kadar" ışık tutabildiğimiz bir tarih hakkında kesin bir sonuç doğru bir bilgi olmaz bu yüzden hikayeye bir son yazılamaz. Fakat inanir mısınız böyle okuyucuya bırakılmış bir son benim hoşuma gitti ve bu yüzden kitabı daha çok sevdim. Ve emin olun gücün, kuvvetin ve sadakatin kalbe tesir ettiği ve bir çırpıda okunacak bir roman olması okumak için yeterli. ♡
Saltuklu beyliğinin güçlü, cesur hükümdarı Mama Hatun'un tahttan indirilmesi ve yerine Mama Hatun'un güvendiği ancak onun güvenini boşa çıkaran zalimlerin gelmesiyle başlıyor Rüzgara Fısıldayan Kadınlar.
Mama Hatun'u zindana attıklarında tıpkı onun gibi birer kadın olan ve cesaretine hayran kalınacak yardımcısı Mahsima Cihan Hatun onu kurtarmak için harekete geçiyor. Yeni hükümdara boyun eğmeyip saraydan kaçıyor ve önce ordu toplamaya çalışıyor. Fakat başarısız oluyor ve elinde kalan tek çareye yöneliyor. Varı yoğu bilinmeyen, somut bir delili olmasa da Mahsima Cihan Hatun'un inancıyla sonuna kadar gideceği bir efsaneye...
Tarihin ve en önemlisi kadınların gücünden destek alınarak yazılmış bu kitap bence Mahsima Cihan Hatun'un da yaptığı gibi inanmanın, yıllardır süregelen bu efsane gibi pek çok şeyin üstesinden geleceğini anlatıyor. Eğer gerçekten yapmak istediğimiz şeye o işi yapmaya niyet ederek başlarsak ve başardığımız takdirde emeklerimizin karşılığını alacağınızı biliyorsak 40 yerimizden de yara alsak yola devam ederiz. Tıpkı Mahsima Cihan Hatun'un Mama Hatun'u kurtaracağına inanarak yola çıkması gibi...