h

Hatıra

3 üye · 1 yeni gönderi
Şark mektupları
Bana “Seni anlatan bir kitap yazmadıkça, kendimi yazar adetmeyeceğim.” demişti. Yazamadı ama gözlerime bakarak duygularını hep ifade etmiştir. O kadar zarif ve inceydi ki bizim her önemli günümüzde mutlaka çiçeğini ihmal etmezdi. Sevgi Sevinç Eş Olarak Necdet Sevinç
255 syf.
·
Puan vermedi
Güçlü bir kadının kaleminden, bir direniş hikayesi. Zeynep Gazali’yi hiç duydunuz mu ? Bu kitap karşıma çıkana kadar bende duymamıştım. Örnek alınası, güçlü bir islam temsilcisi. Mısır’ın 1960, 1970 arası acımasız yılları. O zamanları Mısır’ın başında bulunan Abdunnasır’ın İslam düşmanlığını konu alan eseri okurken hayretler içerinde kalacaksınız. Sadece islamı yaşadıkları için, islamı doğru öğretmek ve yaymak için uğraşan insanlara yapılan zulümler ve işkenceler akla hayale sığmaz türden. En korkunç olanı da bunların gerçek hayatta yaşanmış olması. Zeynep Gazali bu uğurda uğradığı tüm işkencelere direnen, yapılan zulümlere sabreden bir islam çiçeği olarak dikkatimizi çekiyor. Bir kadın olarak zindanda başına gelenler hiç kaldırılabilecek şeyler değil. İnsan, ‘ben olsam direnebilir miyidim’ diye düşünmeden edemiyor. Gönlünü sadece Rabbine dayayarak geçen bir ömürün hikayesi.
Zindan Hatıraları
Zindan HatıralarıZeynep Gazali · Madve Yayınları · 20172,114 okunma
Reklam
Okumak, yazmak, mektep, eğitim bütün bunlar gaye değildir, vasıtadır. Gaye, halkın dirliğini değiştirmektir. Onu tabiatla savaşında silahlandırmaktır. Tabiata hâkim kılmaktır. İnsanoğlunun asıl hürriyeti budur. Yoksa orman tükenir, sular kurur, toprak akar ve insanın yaratıldığı günden beri tabiatla süregelen savaşında insanoğlu yenilirse, midenin azgınlığı kafanın değerlerini yutar. İnsan hayvanlaşabilir.
Sayfa 170Kitabı okudu
Bu millet asırlar boyunca köyde dövülmüş, şehirde dövülmüş, orduda dövülmüştü. Ağa dövmüş, eşkıya dövmüş, jandarma dövmüştü. Dövülenin şikâyetine kapılar kapalıydı. Hem yalnız dövülmek mi? Asırlar ve asırlar boyunca aldatılmak... Köylünün kitabında doğruluğun, sevginin misalleri yazılı değildi ki! Evet, köylüye bugüne kadar ne verdik ki ondan ne bekleyelim...
Sayfa 164Kitabı okudu
Köyü ne camiden, ne mektepten ayırmak mümkün. Öyleyse camiyle mektep niçin karşı karşıya gelsin? Devletle cemaatin, caminin kapısında ayrılmalarına ne lüzum var? —Allah'ın hakkını Allah'a, Kayser'in hakkını Kayser'e ver diyen İsa, galiba bir hakikati dile getirmiş. Mekteple caminin yöneticilerini, müşterek bir dille, birbirlerini anlayarak yetiştirmek gereğini ben ilk defa Ekmeksizköy'de düşündüm.
Sayfa 140Kitabı okudu
Bizden Belgrad'ı aldıkları zaman, düşman delegeleri Niş kasabasını da istemişlerdi. Osmanlı delegesi ayağa kalkarak: - Ne hacet, dedi, İstanbul'u da size verelim. Babalarımız için Niş, İstanbul'a o kadar yakındı. Biz eğer Vardar'ı, Trablus'u, Girit'i ve Medine'yi bırakırsak, Türk milleti yaşayamaz sanıyorduk. Çocuklarımızın Avrupası Marmara ve Meriç'te bitiyor.
Sayfa 5 - Cumhuriyet GazetesiKitabı okudu
Reklam
520 öğeden 591 ile 520 arasındakiler gösteriliyor.