Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam

Hazret-i Ali ve Osmân radıyallahu anhümadan rivâyet olunduğuna göre diyorlar ki; "Ezan okunurken sükût edip dinleyene iki, yalnız sükût edene ise bir ecir vardır. Buna karşılık duyduğu halde konuşana iki, uzakta olduğu için duymayıp konuşana da bir günâh vardır."
İşte şu açıklamadan anlaşıldı ki, her ibâdetin, zâhiri ve bâtını, kabuğu ve özü vardır. Kabuklarının da dereceleri ve her derecenin tabakaları vardır. İstersen kabukta kal, istersen öze dalarak basîret sahipleri arasına karış. Bu hususta muhayyersin (serbestsin).
Reklam
Hamd, tevhîd kelimesini kullarına kale ve sığınak, Beyt-i Âtîk'i (Kâbe-i Muazzama'yı) müracaat mercii ve darü'l-emân yeri (emniyet yurdu) yapan Allah Teâlâ'ya mahsûstur. Kâbe'ye "Beytullah" demekle zâtına nisbet ederek teşrîf, tahkîm ve minnet cihetlerinden fazîletlendirmiştir. Kâbe'yi, ziyaret ve tavafı, kul ile cehennem âzabı arasında bir perde ve kalkan eyledi. Salât, rahmet nebîsi ve ümmetin efendisi olan Hazret-i Muhammed aleyhisselâma; selâm halkın efendileri, halkın öncüleri olan âline ve ashâbı üzerine olsun.
Hazret-i Ömer (r.a.) duasında: اللَّهُمَّ اجْعَلِ الْفَضْلَ عِنْدَ خِيَارِنَا لَعَلَّهُمْ يَعُودُونَ بِهِ عَلَى ذَوِي الْحَاجَةِ مِنَّا» "Allâhım! Fazla serveti, hayırlı olanlarımıza ver. Umulur ki, onlar da bizden olan ihtiyaç sahiplerine yardım ederler." derdi.
Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in haber verdikleri bir hadîs-i kudsîde Allâhu Teâlâ: لا إِلَهَ إِلَّا اللهُ حُصْنِي، فَمَنْ دَخَلَ حُصْنِي أَمِنَ مِنْ عَذَابِي "Lâ ilahe illallah benim kal'amdır. Kal'ama giren kimse azâptan emin olur." buyurmuştur.
Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.): الْأَنْ يَكُونَ الرَّجُلُ وَمَادًا أَوْ رَمِيمًا تَذَرُوهُ الرِّيَاحُ خَيْرٌ مِنْ أَنْ يَمْرُ بَيْنَ يَدَيِ الْمُصَلِّي "Bir insanın un ufak olup rüzgârın kendisini havaya savurması, namaz kılanın önünden geçmesinden ehvendir." buyurmuştur.
Reklam
“İnsanların arasına karışıp onların ezâlarına katlanan müslüman, onlardan uzak durup ezâlarına katlanmayandan daha hayırlıdır.” Hadis-i Şerif
Sayfa 126 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
İmam Şafii hazretleri
Bilmiş ol ki, Allah'a sadâkatle kulluk edenler necât bulur. Dîninden korkan yâni: Son nefeste îmansızlık korkusunu saklayan selâmet bulur. Bu gün dünyanın lezzetlerine gönül vermeyen, yarın Allah'tan alacağı büyük mükâfatlarla huzûra erecektir.
Şeyhülislam İbn Teymiyye رَضِي اَللهُ عَنْهُ dedi ki: "Bu dünyada kimseye çok güvenme, çünkü karanlıktayken kendi gölgen bile seni terk eder."
Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.): قَلْبُ الْمُؤْمِنِ بَيْنَ أَصْبُعَيْنِ مِنْ أَصَابِعِ الرَّحْمَنِ» "Mü'minin kalbi, Rahmân olan Allâhu Teâlânın iki parmağı arasındadır." buyurduğu bu hadîsten, gerçek mânâsının murâd olmadığı akıl ile bilinir. Çünkü biz, kalbin etrafında parmak görmüyoruz. Anladık ki bundan gâye parmağın sırrı ve gizli rûhu olan kudrettir. Kudretten el kinâyesi, iktidarı el daha iyi ifade ettiği içindir. Yine bu kabîlden iktidardan kinâye olarak Allâhu Teâlâ: إِنَّمَا قَوْلُنَا لِشَيْءٍ إِذَا أَرَدْنَاهُ أَنْ تَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ "Bir şeyin olmasını dilediğimiz vakit ona ol deriz, o da olur." (Nahl sûresi, 16/40) buyurmuştur ki, bu âyet-i celîlenin zâhir mânâsı mümtenîdir.
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.