Baloncukları gittikçe büyüdü, büyüdü ve beni daha da uzaklaştırdı. Onlar onlardı, ben de ben. Uzakta kalmış, istenmeyen, yalnız ve dışlanmış. Balonun dışındaydım. Yine.
Diğer çocuklar koşup eğleniyordu ve ne zaman birinin yanına gidip onlara katılmaya çalışsam, orada yokmuşum gibi davranırlardı. Hep bensiz giderler ve hiç beklemezlerdi. Konuşmalarına beni dahil etmezlerdi.
Lisede yalnız olmak istemezdiniz ve eğer iyi kötü arkadaşlarınız varsa biraz olsun gücünüz olurdu. Lise bu açıdan biraz hapishaneyi andırıyordu. Tek başına hayatta kalamazdınız.
"Yalnızsın. Yanında birileri olsa da yalnızsın. Kalabalık grupların içerisinde kahkahalarla gülümsesen de her günün bambaşka insanlarla yan yana geçse de yalnızsın. Bu fiziki bir olgu değil. Ben hep senin yanındayım diyen herkesin, en ihtiyacın olduğundaki o sessizliğiyle yalnızsın.
Acı şahsidir. Kimsesizsin. Yanında herkes var ama daima kimsesizsin. Bunu kabul edip devam etmek, kendi çarelerini kendin yaratmak zorundasın. Herkes bir süre eşlik edecek sana ama yürüdüğün yolların sonunda koca bir boşluk ve yalnızlık göğsüne bastıracak seni. Hayat biraz böyle.