k

Kısa Hikâyeler

0 üye
En gerçek mutluluk
Bugün bir ana tanık oldum. Bir mutluluğa. Bakırköy adliyesinin yakınında sokakta yaşayan bir abi var. Köpeklerle sohbet ediyor. Onlara sarılıp uyuyor. Muhabbet namına her ne nasibi varsa onların vesilesi ile rızıklanıyor. Gelip geçenden para ya da yemek istemiyor sadece bazen bir dal sigara rica ediyor. Çekinerek naifçe… Bazen yanına bırakılmış simit, ekmek poşetleri görüyorum ama onun gözleri tek dal sigara arıyor. Yemek alacaktım niyet ettim baktım yanında henüz açılmamış bir paket yemek. Gittim büfeye tabi touch blue kaptım bir tane. Yanına çikolata çakmak falan filan bide tatlıcıdan tatlı iliştirdim. İyi gider yemeğin üstüne derken yanına poşeti bıraktım sessiz bir sağol duydum ağzından yoluma devam ettim. Yemek poşetlerinden birisi sandı önce sakince sağol değişi ondandı. Uzaklaşmıştım baya. Bir kere dönüp bakayım dedim.. Baktım yattığı yerden heyecanla kalkmaya çalışarak el sallayarak bana sesleniyor. Ben öyle bir mutlu oluş öyle bir heyecan nicedir görmedim. En gerçek mutluluk, bir paket sigara oldu. Anladım tekrar bir insanın ‘bizce ihtiyacı olması gereken şeyi’ değil ‘onun gerçek ihtiyacını’ görmek lazım ama önce bakmak lazım duymak lazım. 01.02.2022
Reklam
"Ama bu tuhaf sokaklar yalnızca geceleri yaşarlar, gündüzleri boz rengi soğuk maskeler takınırlar ve bu maskelerinin altından onları yalnızca bilenler tanır."
Sayfa 19 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Derdin mi çok?
Bir çift tereddütlü adım serin sulara yaklaştı, sonra, bir an duraladı.. Adımların sahibinin kıyıya vuran hafif dalgaların ayağının altından çekip aldığı kumları umursamadığı belliydi... Boğaz kıyıları o saatlerde ya evsizlere sabahlık olur, ya umutlarını kaybedenlerin son sabahına tanıklık ederdi. Birden.. - "Derdin mi çok?," Ses yakınlardan geliyordu. "Derdin var ha.." Sesin sahibi, derme çatma balıkçı barınağının altında yarıladığı şarabını sabahlığına arkadaş eden yaşlı bir adamdı, "benden de mi çok?." Son sabahlarına yürüyen adımları iyi tanıdığı belliydi. - "Üşüdüğümüzde camı kapatmak kadar kolay olsaydı keşke, sevilmediğimizi anladığımız anda o kişiye yüreğimizi kapatmak." diye sürdürdü mırıldanmasını, gün görmüş, yorgun sesiyle kendi kendine konuşuyor gibiydi, "Sabahını umuda kapatma evlat.." diye müşfik babalar gibi fısıldadı sonra, "sen gidersen fırsatın da seninle gider, onu da götürebilir misin?.." ... Çok sürmedi, "hadi git, .." diyordu, "koş git ona.." bu kez kararlı adımlarla, geldiği yöne yürüyen ıslanmış ayakların sahibine, - "benden de mi çok derdin?." Yine kendine konuşuyor gibiydi..
214 öğeden 221 ile 214 arasındakiler gösteriliyor.