"Kalbinde iyilik biriktirenlerin yolu daima açıktır."
-Şems-i Tebrizi
Hakan Mengüç uzun süredir tasavvuf ve psikolojiyi ele alarak yazdığı diğer kitaplarıyla tanınıyor. Bu konuyu işlediği kitaplardan biri olan
Her Şey Vaktini Bekler - Şems'in Öğrencisi Olmak
Şems'in öğrencisi olmak isimli çalışma, insanlar için geleceğe dair umut verici konuya yer veriyor. Çok sade bir dille ele alınan bu kitabın kapağında da belirtildiği gibi hiçbir şeyin vaktinden önce ortaya çıkmayacağı, sabır ve sükûnetle beklemenin gerekli olduğu üzerinde duruyor.
Her olayın bir sonuca varması için önce olgunlaşması gerektiği, bunun içinde sebat duygusunun şart olduğu anlatılıyor. Kitapta manevi yönden kendini geliştiren kişilerin hayata daha umutlu ve olumlu bakabildikleri vurgulanıyor.
Hakan Mengüç Şems-i Tebrizi'nin yaşama bakışını, tasavvufa uygun görüşlerini okuyucuyla paylaşıyor ve Şems'in bir öğrencisi gibi davranmak gerekliliği üzerinde duruluyor.
Yazar kitapta kişinin kendini tanıması, olaylar karşısında nasıl tepkiler vereceğini öğrenmesi ve öz denetimi güçlendirmesi konusunda Şems'in ve Mevlana'nın öğretilerini temel alarak okuyucuya destek oluyor.
Hakan Mengüç bu kitabında samimi bir dil kullanarak, sizinle yakın bir bağ kuruyor. Kitap, içinde ünlü yazarlarında sözleriyle, tavsiyeleriyle kendinizi daha iyi yakından tanımanıza yardımcı olurken, duygu ve düşüncelerinizi gözden geçirme fırsatı sunuyor. Hayatımızın günlük koşuşturmalarına biraz ara verip, içsel bir huzura odaklanmak isteyenlere tavsiye ederim. Kişiliğinizi ortaya çıkaracak bu kitaba bir göz atıverin:)
Keyifli okumalar...
"Kimse senden içi boş bir şövalyelik yapmanı bekleyemez ama nerede kendinden vazgeçmeye başladığını fark edersen, dışarıya bağlı olmanın yarattığı değersizlik hissini de alt etmeyi başarırsın."
Mutlaka herkesin başucu kitabı listesine eklemesi gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Okuyunca resmen aydınlanma yaşadım. Kelimelerin, niyetin ne kadar güçlü ve önemli olduğunu anladım. Sevgili Mine Ölmez'e bu sırları bizlerle paylaştığı için teşekkür ediyorum
Sevgi de, merhamet de, hoşgörü de, samimiyet de, dürüstlük de, şefkat de öğrenilen, geliştirilen duygulardır. Aynı şekilde öfke de, nefret de, kavga da, düşmanlık da, haset de, kötülük de öğrenilir,geliştirilir, benimsenir…
“Eğer hâlâ kızıyorsan,
kendin ile olan kavgan bitmemiş demektir..
Eğer hâlâ kırılıyorsan,
gönül evinin tuğlaları pekişmemiş demektir..
Eğer hâlâ kınıyorsan,
Af makamına ulaşmamış,
Ne demiş Hz Mevlana:
“Her şey vaktini bekler;
Ne gül vaktinden önce açar,
Ne güneş vaktinden önce erken doğar,
Bekle, senin olan sana gelecektir..”
Yazar
Hakan Mengüç bu son kitabında Hz Şems’in öğrencisi olmaya çağırıyor okurlarını. Onun öğrencisi olmak zordur. Hz Şems’in yolu yanmaya hazır olanların yoludur. Çünkü Şems güneştir, aydınlatır, ısıtır
“Persona’ Türkçede ‘maske’ anlamına gelir. Carl Gustav Jung tarafından ilk kez ortaya atılan ‘persona’ kavramı, insanın günlük yaşamındaki ihtiyaçlarını karşılayabilmek için üzerine giyindiği birbirinden farklı kimlikleri, imajları tanımlar.
İnsan üzerine giyindiği kimliklerin temsilcisine dönüşür hayatın içinde. Bulunduğu yere ve duruma göre taşıdığı unvanların karşılığı olarak bir karakter benimser. Ve bunu bir tiyatro sahnesinde sergiler gibi oynar. Bazen iyi oynar bazen kötü. Ama sonunda hep bir gösteri vardır. Ama hangisi gerçek sensin?..
Tasavvufta unvanlardan arınma, maskeyi çıkarma ve hiç olma hali, aslında kim olduğunu bilme ve gerçeğini koruma bilincine tekabül eder.
‘Herkes bir şey olmaya çalışırken, sen hiç ol’, der Şems. Ama hiç olmak, maskeni/kimliğini terk edip kaçmak demek değildir. Üzerindeki hırkayı çıkarmaktan söz eder Şems. Çünkü eğer gerçekte kim olduğunu bilmezsen, hırkalar da üst üste binmeye başlar ve kimlikler üzerine kimlikler geçirmeye başlarsın. Böylece bir maskeyi indirdiğinde, altında başka bir maske çıkar...”