"Ben bunu ne zaman okuyacağım?"
diye kitap almak kafası, kafa değil.
Ona sahip olmak şerefi yeter.
Sen kitap al ve ona şöyle bir bak, sen okumasan da
onun sende olması nimet olarak yeter.”
SEHID BAYRAM ALI ÖZTÜRK
Bayıldım. Harika, orjinal bir kurguydu. Daha önce böyle bir konu gördüğümü ya da okuduğumu hatırlamıyorum. Yazarın dilini sevdim, evreni ve karakterleri daha çok sevdim. Kabusu bile sevdim. Tek kusuru sadece 2 kitaptan oluşması böyle orjinal bir konu en az 3 ya da 4 kitap olmalıydı. Karakterlerin biribine aşık olması bence çok hızlı gerçekleşti. Onları kartları birlikte toplarken daha fazla okumak isterdim. O sırada da aralarındaki ilişkiler yavaş yavaş gelişirdi. Çok çabuk aşık olan karakterleri daha az seviyorum.
O kadar övdüğüm konuya gelecek olursak. Bir şehrimiz var ve bu şehirde bir salgın hüküm sürüyor. Yozlaşmış insanları bulup onları öldürüyorlar. Çünkü yozlaşma sırasında bir takım güçler kazanıyorlar. Bu yozlaşmanın nasıl başladığını okurken yavaş yavaş anlıyoruz. Bunu ortadan kaldırmak için ise 12 kartı toplamak gerek. Her karta bir şekilde ulaşılabilir çünkü her karttan bir kaç tane var ama İkiz Kızılağaç kartı bir tane. Hüküm süren kral ise pek sevilmiyor. Baş karakterlerimiz vatan haini olmayı kabul edip kraldan gizli bu kartları toplamaya karar veriyorlar. Esas kızımızın yetenekleri fark edilince o da olaya dahil oluyor. Ama kızımızın herkesten sakladığı bir takım sırları ve de Kabusu var.. Ravynle ilgili sırrı öğrendiğimde de şok oldum.
Çoban Kral herşey senin yüzündendi ama seni sevmiştim huzurla uyu.
İki Çarpık TaçRachel Gillig · Olimpos Yayınları · 2024636 okunma
"Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız."
Baya oldu okuyalı ama elim bir türlü gitmedi inceleme yazmaya. Hala sindiremiyorum desem yeridir. İlk kitapta Ukde ve Taner zaman yolculuğu yapmış ve 90lı yıllara gitmişlerdi. Ukde annesi ve babası arasında olan olayları önlemeye çalışıyordu. Ama bu sırada babasının en yakın arkadaşı ve amcası yerine koyduğu adama aşık oluyordu. Kitabın son sayfaları beni yerden yere vurdu. Ters köşe de olduk tebrikler. Mutlu son beklerken yaşadığım şeylere bak. Ben Ukde yok olacak ve Eflah aşk acısıyla yaşayıp ama sonrasında hayatına normal devam edecek diye düşünürken.. Tamamen hatırlanmamak içimi sızlattı çok üzgünüm. En çok da Eflahın hayatına belirsizlik ve içindeki boşlukla devam etmesine üzüldüm. Bi de Allah Kenan gibi adamların belasını versin amin!
Son olarak kafam karıştı Taner solucan deliğini bulmuştu ve geleceğe geri dönmüştü bunda hemfikiriz. Gelecekte de mutlu olduğu belirtilmiş. Ama uçurumda bulunan yüzü tanınmayacak hale gelen ceset kimindi acaba? Taner mi Ukde mi onu anlamadım. Ukde tamamen yok olduğu için o da olamaz aslında. Beynim yandı..