Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Latin Amerika Edebiyatı

Profil
arzunun insafına kalmak
“kitap okumak için bütün bir günü, isterse gecesi olan bir adam düşünün. ve istediği kitabı satın alabilecek paraya sahip bir adam. sınırı yoktur. arzusunun insafına kalmıştır. peki arzunun en çok neye ihtiyacı vardır?.. sınırının belirlenmesine… oysa kolay değildir bu.”
Sayfa 46 - delgadoKitabı okudu
“kitap müptelalarını, parşömen misali derilerinden anlayabilirsiniz.”
Sayfa 40 - delgadoKitabı okudu
Reklam
onu bir araba öldürdü, şiir değil
“hiçbir şey temsilinin dışında vuku bulmaz,”…”herkes istediği temsili seçme hakkına sahiptir.” “ve de kötü edebiyat yapma hakkına… pekâlâ,”… “şehrin sokaklarında sizlere iyi bir tanımlamanın nelere kadir olduğunu gösterebilecek milyonlarca araba çamurluğu var.”
Sayfa 13 - iki delikanlı, sözünü esirgemeyen yahudi bir kız, içten pazarlıklı olarak nam salan yaşlı adamKitabı okudu
Gözyaşlarımı tutamadım. Hiç bilmediğim kocaman bir gölün kıyısındaymışım gibi ağlıyordum.
Sayfa 30 - Can yayınlarıKitabı okudu
“Dünyanın ilk hükümdarı Adem'di, krallığına ilk geldiğinde kaderi kulağına fısıldandı; Adem, dininin birinci buyruğu budur: Bedenin bugün günah işlesin ki yarın ruhun arınsın ve ölümü yenebilesin. Bedenin yeniden diriltilmeyecek ama zevk yoluyla bedenini temizlersen, arınmış ruhun Tanrının ruhuyla bir olacak, sen Tanrı olacaksın, tıpkı Tanrı gibi senin ruhun da dünyada yaşadığın döneme ait tüm hatıraları unutacak. Ama eğer zina etmezsen kendi cehennemini boylayacaksın, bir hayvan olarak dirilecek ve insan aklına sahipken yenemediğin şeyi hayvani içgüdülerle tüketene kadar da öyle kalacaksın.”
Fransız HaçWar’ı'nın patriğin tahtına bir orospuyu oturttukları, kutsal kadehle içki içip sarhoş oldukları, bu sırada açık saçık şiirler okudukları Ayasofya'yı zihnimde canlandırdım; Hıristiyan sütünün Kudüs Tapınağı'nı almalarını hatırladım, kutsal nefte dizlerine kadar çıkan bir kan gölünün içinde yürümüşlerdi; ama o kan imansızların kanıydı Bocanegra.
Reklam
Gurur ancak aydınlanmışlara ve soylu kandan gelenlerin faydalanacağı bir ayrıcalık değil miydi?
Polo ile yaşlı kadın arasında gerçekten bir iletişim olup olmadığını kimse asla bilemeyecek ama bunun bir önemi yok zaten. Onun istediği telepatik güçlerini sınamak değil, hayal gücünün ve sinematografik anılannın bir suç katedraline, ölüm odasına çevirdiği Saint-Sulpice’ e dair tüm anılarından ve sezgilerinden kurtulmaktı. O resmi, ölümün resmini yaşlı kadına aktarmak, belki de kaderini ona devretmek içini rahatlatmıştı. Ama merak ediyordu: Gençler mi geçiriyordu ölümü yaşılılara, yoksa yaşlılar mı devrediyordu ölümü gençlere? Birkaç iyi adama göre kötülük düzensizlikte saklıydı. Böyle basit inançlar sayesinde olağanüstü hallerde, ortada huzurdan eser yokken huzur bulabiliyorlardı. Bu düşünce Polo’nun başını döndürdü: Saint-Sulpice'te amansız bir düzen hüküm sürüyordu ve orada iyilikten eser yoktu; halbuki Voltaire Rıhtımı’nda korkunç bir düzensizlik hakimdi ama yaşam,ölüm kılığına girmediyse ya da ölüm yaşama benzemediyse, kötülük mötülük yoktu.
Tıpkı sokağın kendisi gibi Polo da kısmen güneş görüyordu ama kısmen de ıssızlığın gölgeleri içindeydi.
170 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.