"Yazarların ve sanatçıların muhalefeti, proletaryanın daha iyi bir dünya isteme hakkının yanı sıra her soylu duyguyu ve hatta insan onurunu da tahrip eden rejimlerin itibarının sarsılmasına ve bunların devrilmesine yararlı biçimde katkıda bulunabilecek kuvvetlerden biridir."
Andre Breton, Bağımsız ve Devrimci Bir Sanat İçin Manifesto
"Gerçek sanatın, hazır modeller üzerinde çeşitlemeler yapmaktan ziyade kendi çağının insanının ve insanlığının içsel ihtiyaçlarını ifade etmekte ısrarcı olan gerçek sanatın, devrimci olmaması, toplumun tam ve kökten bir yeniden kuruluşunu arzulamaması olanaksızdır. Entelektüel yaratıyı zincirlerinden kurtarmak için, tüm insanlığın geçmişte yalnızca tek tek dâhilerin çıkabildiği yüksekliklere ulaşabilmesi için bunu istemesi gerekir. Yeni bir kültüre giden yolu yalnızca toplumsal devrimin açabileceğinin farkındayız."
Andre Breton, Bağımsız ve Devrimci Bir Sanat İçin Manifesto
Yüce manifesto, var olma
ve
değer verme dürtüsüdür.
Sonunda ölüm varsa da haykırarak, kahramanca karşılamaktır ölümü...
Kısacası iz bırakmaktır geriye...
"Sanatsal yaratı alanında, imgelem tüm kısıtlamalardan uzak olmalı ve hiçbir bahane ile zincire vurulmasına izin vermemelidir. Sanatın kendi doğasıyla kökten uyuşmadığını düşündüğümüz bir disipline tabi olmasına - ister bugün isterse yarın için - rıza göstermemizi bekleyenlere, dümdüz bir red yanıtı verir ve sanat için tam özgürlük formülümüzün arkasında durmaktaki kararlılığımızı tekrarlarız."
Andre Breton, Bağımsız ve Devrimci Bir Sanat İçin Manifesto
" Biz günübirlik bir ümmet değiliz. Üzerimizdeki hesaplar şu toplantıda ve bu salonda yapılmış olabilir ama bizim kaderimiz arşta yazılmıştır. Arş'ta yazılanı salonlardaki kararlar bozamaz. Bizim kaderimizi el bombaları ve nükleer silahlar tahrip edemez. Öleni şehit kalanı gazi bir ümmetiz. Dünya dönsün dursun, küfür yürüsün veya sürünsün, hesap yapan hesap yapsın. Bizim sloganımız bellidir:
ALLAHU EKBER !
Biz Sokrates'ler, biz "at sinekleri", asıl ilerleteniyiz insanlığın. Biz, sizin söylediğiniz çoğu şeyi saçma bulanlar... Daha iyisini, yararlısını arayanlar... Uğraştığımız kitle ne kadar büyük olursa olsun; asla tam tersine değil, bebek adımlarıyla bile olsa hep daha ileri götüreceğiz insanlığı... O büyük kitlelerden eser kalmayacak. Yeni büyük kitleler doğuracaklar ama onlar bir öncekine de benzemeyecekler... Bizim gösterdiğimiz hedefe daha da yaklaşmış olacaklar... Evet biz "at sinekleri", biz "rahatsızlık verenler"; daima rahatız!