Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretleri kavga eden iki köpek görüp talebelerine demiş ki: Bakın ne güzel bir hikmet, bir ibret cereyan ediyor. Bakmasını bilmezseniz iki köpek dövüşüyor. Ama o, şöyle bir bakış atıyor yanındakilere; biri beyaz biri siyah iki köpek bunlar. Hangisi bu maçı kazanacak, bilmiyoruz. Diyelim; beyaz köpek pozitifi temsil etsin kalp olsun, siyah köpek de nefis. Kalp ile nefis kavga ediyor. Hangisi kazanır? Sahibi hangisini iyi beslediyse... Yani sahibi nefsini çok beslediyse ki o haramla beslenir; savaşı o kazanır, Allah göstermesin. Kalbi kuvvetlendirdiyse de savaşı o kazanır. İş sendedir. Sevmekle, anmakla, istikameti muhafaza etmekle kalp beslenir. Harama tenezzül etmekle nefis azar, beslenir.
"Mevlânâ sırlara inanırdı, ama sırlardan önce insana inanırdı... Çünkü varlığın sırrı insandaydı... Eğer insan kendi sırrını anlayabilirse, yaşamın aynasında kendi ruhunu görebilirse, varlığın da sırrına erecekti..."
Sayfa 62 - Doğan Kitap 1.Baskı Eylül 2007Kitabı okudu
"Ümmetimin kesada uğraması, ümmetimin fesada düştüğü zamandır. Ancak ümmetim fesada düştüğünde sünnetime sarılan müstesna. Onun için yüz şehit ecri vardır."
Ağlayabilir miyim gönlüm müsadenle, şöyle katıla katıla şimşekli bir gökyüzü gibi? Günaha batan tüm kirliliğim ile ağlayabilir miyim? Öylesine ama, ölesiye, bu can çıkana kadar bedenden. Nefsimin nefesi kesilesiye, pembe güller mor menekşelere düşesiye, sol yanımın ateşi yükselesiye kadar, kendi omuzumda kimseciklere yük olmadan, ağlayabilir miyim?
Bir Grup Filozof Mevlana Celaleddin Rumî'ye (k.s) gelerek birkaç sual sormak istediklerini bildirdiler.Niyetleri bir şeyler öğrenmek değil müslümanları dinleri hakkında şüphe ve dine düşürmekti.Hz.Mevlana adamların halini hiç beğenmedi onları üstadı Şems-i Tebrizî'ye (k.s) gönderdi.Bunun Üzerine grup onun yanına gittiler.Şems-i Tebrizî