ipekler tel tel biraraya geldiler dokunmak üzere
lâle nerdeyse menekşeye, gül suya dokunmak üzere
kılıç kesti kan koktu bir atlı dörtnala uzaktan
günbatımının büyük eşitsizliğinden yakınmak üzere
bütün dertler söylendi çareleri bir bir yazıldı
son büyük toplantıda bir bir okunmak üzere
kimseye başvurulmadı herkes birbaşına kaldı, evet
sonradan hep birlikte kurtulunmak üzere
oysa bir çiçek vardı bahçelerde kendini dererdi
sevinçle. Kendini tek haklıya bir gün sunmak üzere
Alemde hüsnüne yoktur bir bedel,
Böyle hükmeylemiş takdîr-i ezel;
Son Resûl olmalı güzelden güzel!
Feyzini güzeller hep senden alır,
Yanında güzellik pek sönük kalır!
Biz dünyadan nereye
Göçelim ya Muhammed?
Yeryüzünde riya, inkar, hiyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
(Ebu Leheb öldü). diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi. ya Muhammed;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!
Beni aşk-ı mecâzdan kurtar
Şugl-i nâz u niyâzdan kurtar
Aşkım ile resîde-yi tahkîk
Olayım âşıkân-ı Hakk’a refîk
Dâmenâlûde-yi günâhım ben
Korkarım âkıbet tebâhım ben
Rüstem-i nefsime zebûn oldum
Çâh-ı isyânda sernigûn oldum
Bize senden olur meded ey yâr
Gayrıdan yok ümîdimiz deyyâr
Bir sözüñ nezd-i Hak’da olmaz iki
Mihr birdir şafakta, olmaz iki
Bizden olsun durûd-i nâma’dûd
Rûhuna ey habîb-i Hayy-i Vedûd
Ere sûr-i visâle ahbâbıñ
Görmeye sûz-i hicri ashâbıñ
Sen Ḫüdâ’ya, Ḫüdâ saña âşık
Olalı ey muhabbeti sâdık
Ağlarım hicr-i yâr ile her şeb
Sensin Allah bilir bu hâle sebeb
Olmasan sen bu âlem olmaz idi
Bu meserret, bu mâtem olmaz idi
Bâ’is-i ḫilkat-ı cihân sensin
Ḫân-ı Levlâke mîhmân sensin
Da’vet ettikde Rabb-i bîenbâz
Atlası etti saña pâyendâz
Raḫşına ‘arşı etti seniñ rikâb
Kaldı ol rehde akl-ı kül bîtâb