"Naziler kaç okul kapatırlarsa kapatsınlar, kim bir köşede bir şeyler anlatmak için durursa ve çocuklar da dinlemek için onun etrafını sararsa orada bir okul kurulmuş demektir, diye yanıt verirdi onlara."
14 yaşındaki Edita Adlerova ,Auschwitz kampındaki esirlerden birisidir. Annesi ve babasıyla kampa getirilen Dita'ya , blok sorumlusu Fredy Hirsch kampa gizlice sokulan kitaplardan bahseder. Dita, 8 kitaptan oluşan kütüphaneyi canı pahasına korumakla görevlidir. Kitap, ölümün, şiddetin ve korkunun peşlerini bırakmadığı bir yerde kitaplar sayesinde ayakta kalmaya çalışan Dita'nın gerçek hikayesini anlatıyor.
Nazilerin , Yahudi halkına yaptığı vahşetin yankıları hala sürüyor. Yahudi halkı sırf inancı yüzünden caniliklere maruz kaldılar ama şimdi onlar da müslümanlara karşı şiddet uygulayanlar oldu. Toplumlar kendi ırkını üstün görmeyi bıraktığı gün savaşların, cinayetlerin ve şiddetin son bulacağını düşünüyorum. Irktan çok insanın değerli olduğu bir dünya temennisiyle, kitaplarla kalın.
"Dita koğuştaki o hissiyattan kaçmak için dışarı çıktı. Güneş kısa süre önce doğsa da havada karanlık bir şeyler vardı, rüzgarla gelen kuru yağmur her şeyi kirletiyordu. Küller. Daha önce hiç görmediği kadar kara bir fırtına bulutu gibi çöküyordu üzerlerine."