Ölenlerden bazılarının isimlerini okuyordum. Onların yerinde olmadığım için ah çekiyordum. kendi kendime düşündüm: Ne kadar mutlulardı! ... Cesetleri toprak altında parçalanan ölülere imrendim.
.
"Bense onun gözlerine muhtaçtım, bir bakışı yeterdi; felsefenin bütün müşküllerini, teolojinin bütün muammalarını çözmeme yeterdi. Bir bakışı, diğer rumuz ve sırları alırdı benden, açardı."
Çocukluğumun bazı kısımlarını çok iyi hatırlıyorum. Sanki dünmüş gibi, çocukluğuma pek de uzak olmadığımı görüyorum. Artık tüm hayatımın karanlık, kötü ve işe yaramaz olduğunu görüyorum. O zaman mutlu muydum? Hayır, ne büyük bir hata! Herkes çocuğun mutlu olduğunu düşünüyor. Hayır, çok iyi hatırlıyorum. O zamanlar daha duyarlıydım, taklitçiydim ve akıllıydım. Belki yüzeysel olarak gülüyordum ya da oynuyordum ama içten içe en ufak bir dil yaralanması ya da en ufak bir talihsiz ve faydasız olay benim fikrimi saatlerce meşgul ediyordu.
Kimseyi göremediği yere gitmek, kimsenin sesini duymamak, bir çukurda yatmak ve artık kalkmamak... Çünkü ilk kez onun ve çevresinde olan herkesin korkunç bir girdap olduğunu hissetti, şimdiye dek bunu fark edememişti
"Çünkü yas tutmak ya işsiz güçsüz ya da çok rahat ve mutlu insanların işi. Hayatta eğlenecek şey o kadar az ki, kendimize yeni bedbahtlıklar yaratmaya gerek yok."
Ruhu inzivadayken cüzzam gibi usul usul kemiren ve yiyen yaralar vardır hayatta. Bu dertler kimseye anlatılamaz çünkü herkes bunlara ender ve acayip şeyler gözüyle bakar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, günümüzdeki değer yargılarına ve kendi fikirlerine göre hem şüpheci hem de müstehzi bir gülüşle konuya tepki verirler. Çünkü insan henüz ona çare ve deva bulamadı. Tek ilacı, şarap yardımıyla unutmak ya da afyonun ve diğer uyuşturucu maddelerin etkisiyle suni bir uykuya dalmaktır. Ama ne yazık ki bu devaların etkileri de geçicidir, acıyı kesecekleri yerde çok geçmeden daha da şiddetlendirirler.
Acaba bir gün bu doğaüstü olguların, ruhtaki bu kendinden geçme hâli ve uykuyla uyanıklık arasında, berzahta beliren gölgelerin yansımasının sırrı bulunacak mı?