“Bazi yaralar, hiçbir zaman yilesmez..”
Ben, bu yasima kadar kimseye veda etmedim.
Insanlarin yüzüne bakip da
Ben gidiyorum, diyemedim
Onun için de
Simdi nasil veda edecegim?
Hiçbir fikrim yok
Benim tek bildigim
Bir sabah herkesten önce uyanip,
Herkesi terk etmek
Haluk Bilginer
Belki de şahsiyet dediğimiz şey bu, yani hafızanın ambarındaki maskelerin zenginliği ve tesadüfü, onların birbiriyle yaptıkları terkiplerin bizi benimsemesidir.
İnsan üzerine giyindiği kimliklerin temsilcisine dönüşmektedir ister istemez. Kimliklerini ve unvanlarını giydiğinde başka biridir, çıkarıp soyunduğunda başka biri...
"Adamın öz ağlı ilə yalan deməsi — başqasının, yad bir adamın ağlı ilə doğru deməsindən yaxşıdır; öz ağlınla yalan deyəndə sən insansan, özgəsinin ağlı ilə doğru deyəndə — sən ancaq quşsan! Doğru yerini tapar, ancaq özgənin ağlı ilə durub-otursan, həyatı gözübağlı keçirə bilərsən."
Seni bu dünyada en çok kim tanıyor? Gerçekte nasıl bir insan olduğunu, neler yapabileceğini, nelerden korktuğunu, neye ne kadar dayanabileceğini kim biliyor? Annen mi? Kardeşin mi? Dostların mı ? Yoksa aşkların mı? Hiçbiri. Çünkü bu dünyada seni en çok suç ortağın tanıyor. Sadece o biliyor kim olduğun Biliyorum, çünkü benim de var bir suç ortağım. Yani belki bir masum değilim ama en azından bu dünyada yalnız da değilim...
Agâh Beyoğlu
"Çünkü ben bu dünyanın nasıl bir yer olduğunu görünce üstüme öyle bir hüzün çöktü ki, altında bir çiçek gibi ezildim. Onun için bu masmavi dünyada ne kokum kaldı ne de rengim."
Belki de şahsiyet dediğimiz şey bu, yani hafızanın ambarındaki maskelerin zenginliği ve tesadüfü, onların birbirleriyle yaptığı terkiplerin bizi benimsemesi sır.
“Mesele hatırlamak değil, hatırlanmakmış..”
Hatırlanmak; anımsanmak şeklinde kullanıldığında manası bir miktar boşalıyor, değişiyor sanki. Oysa kökü “hatır” olunca tadından yenmiyor. Kırk yıl hatırı olan kahve misali.