s

Sanat Felsefesi

Gotik mimarinin özgün eserlerini görmek, onun tüm formlarında değiştirşmeden bırakılmış bitki formlarını fark etmek için yeterlidir. Sahip olduğu temel karakteristiği, yani genişlik ve yüksekliğine oranla dar olan tabanına istinaden Gotik bir yapıyı, örneğin Strasbourg’daki katedralin kulesine benzer bir kuleyi, görece dar bir gövdeden dal ve kollarını havaya her yönde uzatmış devasa bir tepeye genişleyen bir ağaç olaral hayâl edebiliriz. Yapının her yönden genişlemesini sağlayam ana gövdede birleşen çok sayısa küçük yapı, ikincil kuleler vb. tam da bu ağaç dalları ve kollarının tasvirleridir, kendisi âdeta bir şehir hâlini almış bir ağacın -ki her bir tarafa eklenen ve birikimiş yaptak biçimli bezemeler bu ikincil şapeller gibi, özgün Gotik yapıtlara eklenen, zemine bunlardan daha yakın olan ikincil yapılar ise, bu muazzam ağacın altında yayıylan kökleri imler. Gotik mimarinin tüm özellikleri bu ilişkiyi ifâde eder, örneğin manastırlardaki kemerli yollar olarak adlandırılanlar, dalları yukarıda birbirine eğilmiş ve iç içe büyüyüp birlikte gelişmi ağaç dizisini betimler, işte bu ağaç dizisi böylelikle bir tonoz ya da kemeri oluşturur.
Sayfa 276Kitabı okudu
Şiir ne bir betimleme ne de bir dışavurmadır. Dünyanın yayılımının duygulu bir resmi de değildir. Şiir bir işlemdir. Dünyanın kendini bir nesneler koleksiyonu olarak sunmadığını öğretir bize.
Reklam
Dante’nin İlâhî Komedya’sı öylesine kendine kapalıdır ki diğer türlerden genelleştirilen teori onun için bütünüyle kifayetsiz kalır. Bu eser kendine ait bir teoir gerektirir, nevi şahsına münhasırdır, kendisi için bir dünyadır. Çıtayı öyle bir yükseltir ki, peşi sıra gelen şiir onun ardında bıraktığı ölçütlere göre yeniden bu seviyeyi yakalayamamıştır.
Sayfa 379Kitabı okudu
Fakat şu muhakkaktır ki bilim, sanat ve şiir ruhban sınıfı ile başlamıştır; bu, kahramanca olmayan unsuru ve aşk hikâyelerinin bekâr kızlardansa, evli kadınlara ilgili oluşunu açıklamaktadır. Lirik şiir bunun dışında, ahlâkî, didaktik ve politik içerikli şiirlere ayrışır ve yaşamda nesnellikten yoksun olduğundan, onda her daim hâkim olan refleksiyon ve öznelliktir. Kamusal yaşama atıfta bulunan tek lirik şiir türü dinî olandır, zira kamusal yaşam varlığını yalnızca kilisede hâlâ sürdürebilmektedir.
Sayfa 338Kitabı okudu
Winckelmann zarâfetin iki türünün, çift doğaya sahip olan Venüs gibi olduğunu söyler. Biri göksel Venüs gibi, asâlet ve harmoniyle karakterize edilir, harmoninin ebedî yasaları gibi daimi ve değişmezdir. İkincisi ise, Diana’dan doğan, maddeye daha fazla bağımlı olan, zamanın kızı ve ilkinin salt yoldaşı olan Venüs gibidir. Bu ikincisi, kendini küçük düşürmeksizin ve değerinden bir şey kaybetmeksizin yüce makamından inip [tevazu gösterip] ona dikkat kesilmiş olanlara kendini nazikçe tanıtır. İlki ise kendine-yeterdir ve kendini takdim etmek yerine aranılmayı ister ve kendini duyusal ya da fiziksel kılmak için fazla yücedir.
Sayfa 304Kitabı okudu
Sevdiği şeyden mi yoksa bildiği şeyden zevk almak mı? Hem biri, hem öteki, sanatı en değerli kılan budur.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Antik dönemden bize kalan eserler arasında bu güzelliğin en üstün temsilcisi Apollon heykelidir ki Winckelman bu heykelin tüm sanatların en yüksek ideali olduğunu söyler. “Sanatçı” der Winckelman “bu eseri bütünüyle ideale uygun olarak işlemiş ve amacını gerçekleştirip görünür kılmak için ne kadar materyal gerekiyorsa yalnızca o kadar kullanmıştır. İnsanlığın üzerine yükselir formu ve duruşu onu dolduran yüceliğe şahitlik eder. Kutsal cennetteki gibi ebedî bir bahar, olgun yılların bu büyüleyici erkekliğini, hoş gençlikle sarıp kol ve bacaklarının mağrur gösterişli yapısı üzerinde oynar.
Sayfa 308Kitabı okudu
Hesiodos’a göre bir kadın, “güzel olan bir kötülüktür”.
Tanrı da oldular :)
Şair bölünmemiş bir ruhla, olmuş olanı yad etmeksizin ve geleceği öngörmeksizin şimdiye tutunmak zorundadır; aceleye de kapılmamalıdır, çünkü o da devinimdeyken sükût hâlindedir ve yalnızca nesneyi devinime bırakır. Şiir ya da şairin bakir bir üst varlık gibi her şeyin üzerinde süzülüyor oluşu ile her şey nihayetinde özetlenir. Şeyler, olaylar ve tutkular ancak onun şiirinin betimlediği, bu sınırları çizilmiş alan dâhilinde bir irlerime temas edip birbirleri üzerine etkiyebilir. Şairin kendisi hiçbir zaman bu bölgeye girmez ve böylelikle bir tanrı hâline, ilâhî doğanın en mükemmel imgesi hâline gelir.
Sayfa 345Kitabı okudu
182 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.