Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Sanat eseri…duyusal bir nesne olarak, sadece duyusal kavrayış için var değildir; onun konumu öyle bir türdendir ki, duyusal olmasına karşın aynı zamanda özünde tinsel kavrayış için de vardır; tin onun tarafından etkilenmek ve onda bir doyum bulmak durumundadır.
... bizi gerçek çevremizle büyük ölçüde ilişkilendiren ve yakında gerçekleşecek olan etkilere karşı en hızlı uyaran organımız gözümüzdür. Görme kahinsel bir işleve sahiptir. Onunla kendisi için ilgilenmekten ziyade, sonradan gerçekleşebileceklere dair verdiği fikirlerden ötürü ilgileniriz. Görme, pratikte namevcut olanı psişik olarak sunma yöntemidir; ve şeyin esas niteliği yokluğumuzda da var olması olduğundan, şey kendiliğinden bir şekilde görme üzerinden tasavvur edilir.
Reklam
15 şubat 2023'ün günübirlik kitabı
Çocuğuyla sevişeceği gibi sevişiyor onunla. Kendi çocuğuyla da böyle sevişirdi herhalde. Çocuğunun bedeniyle oynuyor. Bütün akşam susuyorlar.
Sayfa 83 - Cholen'li adam ve şapkalı kızKitabı okudu
Onu görmüş, ama dostunu rahatsız etmemek için, görmezden gelmişti.
Sanatta bir yapıtın estetik değeri daima tartışmalıdır, oysa endüstri ürününde böyle bir sorun yaşanmaz.
Özce, tüm bu tasarım objeleri birer estetik objedirler, ama değerlerin ağırlığı bakımından onlar arasında kategori farklılıkları ortaya çıkar.
Reklam
Bauhaus, bir objenin estetik boyutunu tutarlı olarak araştırmasıyla, endüstriyel ürün meydana getirmenin estetik boyutunu dikkate alabileceğini kanıtlamıştır.
Sanat yapıtı bir tasarım varlığı olarak teknik ürününden önemli ölçüde ayrılır. Birinde zorunluluk, diğerinde ise özgürlük temel ilkedir.
Gözyaşı
gözyaşı içimizdeki kumbarada bekler. Akıtsak, kurutsak, tutsak bir : Bir tür özümüzdür. Ademoğlu gökyüzü gibidir, tür tür bulutlar geçer içinden. Büyük yağmurlar geniş çölleri tutar. Kimse yokken, sessiz ve derin bir sağanak geçer ko- yaklarımızdan. Hiç ağlamayan insanlar vardır: Onların içini sarkıtlar dikitler kaplar.
Sayfa 74 - SelKitabı okudu
Şapka
Yazarları da şapkalarıyla düşünürüm ben. Baudelaire'i tuhaf mölon şapkasıyla, Kafka'yı hafif yan yatmış şapkasıy- la, Gide'i tuhafın da tuhafı serpuşuyla, Tournier'yi başından eksik etmediği yün takkesiyle. İbnülemin Mahmud Kemal İnal da takkesiyle bu antolojide yerini alır. Haldun Taner beresiyle, Attilla İlhan kaptan kasketiyle, Salâh Birsel fötrüyle, Ferit Edgü Borsalino'suyla peşisıra gelirler. "Kasketini acılarının üstüne eğen" Cemal Süreya, bir şiirinde "Adam şapkasına rastladı sokakta/Kimbilir kimin şapkası" imgesine dayanır. Bu dizeler bana dünya edebiya- tında şapkaya hak ettiği seçkin konumu veren bir başka ya- zarı, Milan Kundera'yı çağrıştırıyor.
Sayfa 49 - SelKitabı okudu
79 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.