Fakat o,yani Jakob Mendel iki adım ötesinde,dumanı kendisini de saran ufak yangını fark etmemişti bile.Çünkü o,başkalarının dua ettiği,kumarbazların oyun oynadığı ve sarhoşların kendinden geçmiş bir halde gözlerini boşluğa diktiği gibi kendinden geçercesine okurdu.Okumaya kendini öyle kaptırır,öyle kendini verirdi ki onun okuyuşunu gördükten sonra başkalarının okumaları bana hiçbir anlam ifade etmez olmuştu.Genç bir insan olan ben,ilk defa,Galiçyalı bu ufak tefek sahaf Jakob Mendel'de ,sanatçıyı tıpkı bir alim ve gerçek alimi ise tamamen delirmiş biri gibi gösteren sonsuz odaklanmanın büyük sırrını,tam konsantrasyonun trajik mutluluğunu ve talihsizliğini keşfetmiştim.
“Sabret sevgilim,sana her şeyi,hepsini en baştam anlattığım için,anlatacağım için,senden rica ediyorum,beni dinleyeceğin bu çeyrek saat yüzünden yorulma,çünkü ben seni bütün bir hayat boyunca sevmekten yorulmadım.”