Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere sünneti anlamak için giriş niteliğinde gayet güzel bir kitap.
Okuyan kişi, Sünnetin önemini, günümüze nasıl ulaştığını ve en önemlisi ona uymanın gerekliliği üzerinde temel bir bilgi düzeyine sahip olabilir.
Müslumanlar tarihlerindeki şaşalı dönemlerini Hz. Peygamber'in izinden giderek yaşadılar. Bu yüzden şu dönemde içinde bulundukları zilletin acısını onun sünnetinden çıkarmak yerine, kendilerini düzeltmeleri ve tekrardan peşinden gitmeleri gerekir.
Sünnete ittiba etmeyen, tembellik eder ise, hasaret-i azîme; ehemmiyetsiz görür ise, cinayet-i azîme; tekzibini işmam eden tenkid ise, dalâlet-i azîmedir.
"Ortaçağda yaşamış Yahudi âlim Musa İbn Meymun, sünnetin cinsel arzuyu azalttığını ve bunun da iyi bir şey olduğunu savunur. Bu fikri savunan tek kişi o değildir. 19. yüzyılda sünnet, mastürbasyon yapma dürtüsünü azaltmak için başvurulan 'çarelerden' biriydi."
Kur'an'ı muhafaza ederken başarılı olanlar, niçin O'nun mübeyyini (açıklayıcısı) olan ve korunması kendisinin muhafazasına bağlı olan Sünnet'i hıfzetme noktasında aciz kalsınlar..
Rasûlullah'ın ﷺ bazı sözlerini kabul etmediğinde ne mi olur!?
"Kişi, onun sebebiyle helak olabilir. Bedenen değil,dinen helak olur. Dinen helak olmak da bedenen helak olmaktan daha kötüdür. Çünkü yok olup gitmek, az veya çok yaşasın, her bedenin sonudur. Dinen olmak ise -Allah korusun- dünyanın ve ahiretin kaybedilmesi demektir."
Bu kaidelerin yanı sıra, camide yahut toplantıda izinlerini almadıkça iki kişinin arasına sokulmanın helal olmayacağı iki kişinin arasına ancak izinleri alındıktan sonra oturulabileceği, sohbet halkasının ortasına oturan kimsenin Peygamber'in diliyle kınanmış olacağı, oturduğu yerden kalkıp dışarı çıkanın döndüğünde, eski yerine oturma hakkına herkesten daha fazla sahip olduğu gibi kaideler de Resûlullah (s.a.s.) tarafından konulmuştur.