Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
224 syf.
·
Puan vermedi
Güneşin Gölgesinde
Birçok yerde duygulandım. Türkiye’yi anlatıyor.. fakat bir öyküye takıldım. “Tarihten bir kara yaprak” Bu öyküyü yazarken zamanında camilerin nasıl satıldığından, ahıra, hapishaneye çevrilen camilerden, Türkçe okunan ezanlardan bahsedilmiş. Yanlış uygulamalar farkındayım. Pekii, gelin bir de şunu konuşalım. Cumhuriyetten önce halkın nasıl din adı altında sömürüldüğünden, kadınların sahip olmadığı haklardan, devletin halkın parasını yiyip eğlence ve sefa sürdüğünden… Bir şeyi anlatıyorsanız çok yönlü olarak bakmanız gerekir. Halk okuma yazma bilmiyor ve sözde hocaların söylediği şeylere inanıyordu. Kuranın ne anlattığını bile bilmiyorlardı. Niçin bunlardan bahsetmediniz?
Adil Akkoyunlu
Adil Akkoyunlu
Güneşin Gölgesinde
Güneşin GölgesindeAdil Akkoyunlu · Çıra Yayınları · 201814 okunma
Nirvanaya ulaşmış bir Buda'nın ölümden sonra yaşayıp yaşamadığı sorulduğunda, o, bu soruyu "uygunsuz" olduğu için reddederdi. Bu, bir alevin, "söndükten sonra hangi yöne gittiğini" sormaya benzerdi.
Reklam
Buda yeniden-doğum sürecini lambayı tutuşturan bir aleve benzetir;
Öyle bir alev ki kendisinden bir ikinci lamba tutuşturulur ve bu, alev sönünceye kadar böyle devam eder. Eğer bir kişi ölüm esnasında bile yanlış davranış içinde yanıyorsa, o bir başka lamba yakacaktır. Ama eğer ateş sönmüşse, ıstırap döngüsü sona erecek ve nirvanaya ulaşılacaktır.
"Tanrı" düşüncesi de saldırgan bir kapitalist ruhun başat olduğu pazar ekonomisi içinde gelişti.
Sayfa 60
Bir Ehlileştirme Aracı Olarak Bektaşilik
16. yüzyılın ortasından itibaren Bektaşi tarikatının Osmanlı idaresinin desteğini (yeniden) kazandığı görülür. Bu yeniden meşruiyet kazanmanın değişen Kızılbaş politikasıyla bir ilgisi olduğunu düşünmek için yeterli nedenimiz vardır. Osmanlı Devleti'nin Kızılbaşları Bektaşi babaları aracılığıyla "evcilleştirmek" istediği fikri ilk defa Köprülü tarafından öne sürüldü ve sonra Melikoff ve Ocak tarafından devam ettirildi. Esasen Bektaşi tarikatının ehlileştirme misyonu çok daha geniş bir alanı kapsıyordu. Anlaşıldığı kadarıyla, kuruluş döneminin bakiyesi olan tüm gayri-müteşerri gruplar Bektaşi çatısı altında toplanıp sisteme entegre edilmek istenmişti. Gerçekten de daha önce abdallar, kalenderiler, haydariler, vs. gibi isimlerle müstakil varlıklarını sürdüren grupların 17. yüzyıl ortalarına gelindiğinde ortadan kaybolduğu, bunların mirasının Bektaşi tarikatı tarafından devralındığı görülmektedir. Ancak bu gelişmenin ne kadarı planlanmış Osmanlı projesiydi ne kadarı kendiliğinden gelişen toplumsal süreçlerdi bilemiyoruz. Kesin olan, Osmanlı idaresi bu gelişmeyi en azından tol ere ve hatta teşvik etmişti.
Sayfa 345 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Türkmenler Arasındaki Şah İsmail Sevgisi
Kumi'nin aktardığına göre, olay Kızılbaş konfederasyonuna katılan Dulkadirli obalarından birisinde yaşanmıştı. Obanın delikanlılarından birisi evlenmiş ve düğünleri yenice tamamlanmıştı. Gelin ve damat gerdek için henüz halvet çadırına girmişlerdi ki İsmail'in ulakları obaya ulaştı ve Mürşid-i Kamil'in Erzincan'a ulaştığını, sufilerle Sarıkaya yaylasında buluşacağını duyurdu. Haber obada tarifi imkansız bir heyecan dalgası yaratmıştı. Kadın-erkek, genç-yaşlı herkes elindeki işi bırakmış oba beyinin çadırı önünde toplanıyorlardı. Sanki mahşer günü Murtaza Ali'nin sancağı çekilmiş, yahut Mehdi-yi Sahip-zaman inip ahir zaman ordularının başına geçmişti. Obada eli silah tutan herkes hemen teçhizatını toplayıp atını eyerlemeye koyulmuştu. Henüz gerdek çadırına girmiş bulunan genç de çadırından ulağı duyunca aynı heyecan dalgasına kapıldı ve muradına ermeden gelini çadırda bırakarak atını eyerlemeye koştu. Fazla geçmeden toplanan sufi-gazilere katılmış ve Mürşid'in ordusuna katılmak üzere yola çıkmıştı.
Sayfa 259 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
488 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İsa'nın Son Sırrı
İsa'nın Son Sırrı
Din, tarih, hususen de Din Tarihi, bilim, arastirma sevenler, Dan Brown kalemini beğenenler yazarin tum kitaplarini hayranlikla okur. Kitapin bas sayfalarinda yer alan “Burada sunulan tarihsel, bilimsel veriler gercektir” cumlesi ile yazar bizi bastan heyecanlandiriyor. Ama en fazla ne ola bilir ki diyorsunuz kendi kendinize.. Sonlara dogruysa okuduklarimi saskinliklar icinde okudum desem yalan olmaz..) Incil, Isa, hristiyanlik- sonda kendime sordugum soru- acaba hristiyanlar bu kitabi okudu mu?
İsa'nın Son Sırrı
İsa'nın Son SırrıJose Rodrigues dos Santos · Pegasus Yayınları · 2017547 okunma
Şeriat, millilikten yoksun kılar.
Ne Osmanlı Devleti'nde ne de başka bit şeriat devletinde topluma milliyetçilik bilinci aşılayacak bir kuruluş olmuştur. Aksine, Müslümanlık duygularını yok eder düşüncesiyle milliyet duyguları yok etmiştir.
Şeriatın baksı ve şiddet geleneği.
Tabiat icabı isyankâr ve disipline gelmez niteliktedir çöl bestecisi Arapları, devlet düzeni içinde tutabilmek için Muhammed, başlıca çare olarak korku ve şiddet usullerini seçmiş ve ondan sonra iktidara gelenler hep bu usullerini sürdürmüşlerdir; öylesine ki şeriat halklarına, şiddet usulleri dışında yönetilmez bir karakter kazandırmışlardır.
İslam ülkeleri demokratik mı?
Bilimsel esaslara dayalı olarak böyle bir inceleme yapılacak olursa görülecektir ki şeriat düzeni ve zihniyeti, İslam ülkelerinde ne anayasacıl ne özgürlükçü ne de demokratik gelişmelere olanak bırakmıştır. Anayasalcı hiçbir gelişme görülmemiştir çünkü iktidarın kamu özgürlükleri adına kısıtlandırılması söz konusu olmamıştır. "Demokrasi" diye bir şey görülmemiştir çünkü şeriat, "doğal hukuk" , "halk" (ya da millet) egemenliği, "halkın iktidara katılması" , "genel seçim" , "temsili sistem" , "iktidarın topluma karşı sorumluluğu" ya da "eşitlik" vs. gıbı husulara yabancı kalmıştır.
205 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.