Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Teodise(Kötülük Problemi)

Profil
Dünya iyinin ve kötünün karışımı olabilir ama dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek Tanrı'nın yahut yazgının değil bizim görevimizdir. Kötülük problemi bizim problemimizdir.
Ölümden sakınmak o kadar zor değildir,zor olan kötülükten sakınmaktır çünkü kötülük ölümden daha hızlı koşar.
Reklam
Multum interest utrum peccare aliquis nolit aut nesciat. (Kötülük etmeyi istememek başka,bilmemek başkadır.) Seneca
Malesef
"Sen ona iyilik edersin, o sana kötülük. Utanmak arlanmakda bilmiyorlar. Sanki kural bu imiş. Hep kendilerini haklı görürler. Herkes onlara kul-köle olsun. Kul-köle olmazsan zorla yaptırırlar bunu"
Epiküros’un kötülükle ilgili sorularının, tartışmanın seyrinim şekillenmesinde belirleyici olduğu söylenebilir. Ayrıca kötülük sorununu felsefî açıdan formüle eden bir filozof olarak, kendisinden sonraki birçok kişiye ilham kaynağı olmuştur. Onlardan biri ve en önemlisi David Hume, Epiküros’un sorduğu soruların hâlâ yantılanmadığını söyleyerek, onun formülasyonunu şöyle aktarmaktadır: Kötülüğü önlemek istiyor da gücü mü yetmiyor? O hâlde erksizdir. Gücü yetiyor da istemiyor mu? O hâlde kötücüldür. Hem gücü yetiyor hem canı istiyor mu? O hâlde kötülük nereden geliyor? Epiküros’un formülasyonunu ilk defa dile getiren Lactantius şu ifâdelere başvurmaktadır: Tanrı ya kötülüğü ortadan kaldırmaya isteklidir ancak yapamaz; ya da yapabilir/yapabilecek güçtedir ancak isteksizdir ya da bunu yapmak istemiyor ya da hem istekli hem de yapabilecek gücü var. İstekli ve muktedir değilse, o zaman zayıf olmalıdır ki bu Tanrı tarafından onaylanamaz. Eğer yapabiliyorsa fakat bunu istemiyorsa kıskanç olmalı ki bu da Tanrı’nın tabiatına aykırıdır. Ne istekli ne de buna muktedir ise hem kıskanç hem de güçsüz olmalı ve sonuç olarak Tanrı olmamalıdır. Tanrı’nın doğasıyla hemfikir olan tek olasılık, o hem istekli hem de muktedir ise, kötülük nereden geliyor?
Platon, kötülüğün özellikle ahlâkî kötülüğün kaynağının insanın kendisinde olduğunu düşünür. İnsanın, kendini ve evreni bilmesi durumunda kötülüklerden uzaklaşmış olacağını düşünen, dolayısıyla da bilgi ile eylem arasında zorunlu bir ilşki göreb Platon’a göre, “bir kimse bildiği için değil, fakat bilmediği için kötüdür, kötülük, bilgisizliğin sonucudur” “bilge olan kişiler ister tanrı olsunlar ister insan, artık bilgiyi sevmezler; kötü denen bilgisizler de bilgiyi sevmez. Çünkü kötü ve cahil insanlardan hiçbiri bilgiyi sevmemiştir.” Platon, hiç kimsenin bilerek ve isteyerek kötülük yapmayacağını, yapılan kötülüklerin de ebeveyn ve eğitimcilerle ilgisinin olduğunu düşünerek, kötülüğün nedenlerinin onlarda aranması gerektiğini vurgulayarak erdemli olarak bu tür kötülüklerden uzaklaşmaya davet eder: Sanki insanlar, bile bile kötülük ediyormuş gibi, hazlardaki ölçüsüzlüğe yükletilen hemen hemen bütün suçlamalar haksızdır; çünkü, hiç kimse isteyerek kötülük etmez. … içimizdeki bütün kötüler, kendi ellerinde olmayan iki nedenle kötü olurlar. Bunun suçunu her zaman çocuklardan çok babalarda, öğrencilerden çok öğretmenlerde aramalıdır. Ama insan bütün gücüyle öğrenim ve eğitimiyle, yaşayışıyla kötülükten kaçmaya, onun karşıtı olan erdeme varmaya çalışmalıdır.
Reklam
David Hume - mutlak iyi ve kâdir-i mutlak bir Yaratıcının insanlar için acısız bir ortam yaratma niyetinde olması gerektiği ve dolayısıyla acının varlığının Tanrı'nın varlığının aleyhine bir delil olduğu ileri sürülmüştür. Fakat bu iddia, acı ve ızdırabın olmadığı bir dünyanın aynı zamanda ahlaki seçimlerin, dolayısıyla ahlaki büyüme ve gelişimin de olmadığı bir dünya olduğu gerçeğini göz ardı etmektedir. Çünkü hiç kimsenin ızdırap çekmediği veya acı ve ızdırabı hissetmediği bir durumda doğru ve yanlış fiil arasında bir fark olmaz. Hiçbir fiil ahlaken yanlış olmaz çünkü hiçbir fiilin zararlı sonuçları olmayacaktır; aynı şekilde hiçbir fiil de yanlışa kıyasla ahlaken doğru olmayacaktır.
Sayfa 431
Hick' e göre
...hazır olarak iyi yaratılmış insandansa, mücadeleler karşısında kendini geliştiren ve mükemmelleşmeye başlayan insan daha kıymetlidir.