Kitabı yıllar önce okuduğumda bu düşündüklerimden farklı düşünmüştüm elbet. İdam cezasına çarptırılan bir mahkûmun altı haftalık ölme sürecini anlatan, ölümün yavaş yavaş gelen o giyotin çeliği gibi soğukluğunun serüveni. Ölüme yaklaşan yaşamımda daime bende özel bir yeri olacak muazzam bir kitap.
Ölüm ve Mahkûmiyet Üzerine
Klişe bir cümlenin aksine ölümün bir anlık değil, aslında bir anlık olanın ömür olduğunu düşünüyorum. Ölüm, yavaş yavaş, hissettire hissettire, epey uzun bir süre derin bir duyguyla gelir.
Tanrı insanları yeşil vadilere, ovalara, ormanlara saldı ve insanoğlu bilmediği şeyler için koşuşturmaya, öleceğini bile bile yaşamaya mahkûm edildi.
Mahkûmiyetin sandığımızın aksine sadece hapishane ve zindandan ibaret olmadığını kimliklerimizin, coğrafyamızın, yaşantımızın da mahkûmiyeti içerisinde olduğumuzun bilincindeyizdir herhalde.