Ve yaprak, teker teker, büyük bir ahenk içinde, nazlıca dökülen yapraklar. Neyin sembolüydüler? Ömrün mü? Zamanın mı?
Anın mı? İnsanın mı? Günün mü? Haftanın, ayın, yılın mı? Yüzyılın mı? Yoksa hepsinin mi?
"Oysa sen bana Tanrı’nın Adem’e baktığı gibi bakıyorsun ve bu aşk, sahiplenme ve gurur dolu bakışlar beni utandırıyor. Şimdi gidip kendimi incir yapraklarıyla örtmek istiyorum. Bu hazır olmama, bu gönülsüz olma durumu bir günah."
Gözlerimi açtım. Yanından geçtiğimiz ağaçlara baktım tek tek. Gözlerim yapraklarına çarptı, hepsine gülümseyerek baktım. Gözlerimi tekrar kapatmayacaktım; görmek istemediğim hiç bir şey yoktu bu dünyada...