Alışma bana ne yapacağım belli
olmaz!
Bugün varım yarın birden yok olurum.
Dokunma bana, kapanmamış yaralarla doluyum.
Canımı acıtma, bir yara da sen açma!
Sevme beni, yoğun duygularımda
kaybolursun tutuşursun.
İsteme beni, yasaklarla boğuşursun,
engellerle doluyum.
Çözmeye çalışma sakın,
seninle karışır iyice kördüğüm olurum...
Anlama beni, ben kendimi bilirim,
ben böyle mutluyum...
Aşkı yaşatmamı isteme asla,
ben aşka yıllardır inanmıyorum...
Güveniyorsan kendine, inandır aşkın varlığına...
Sonucunda öyle bir aşk yaşatırım ki!
Vazgeçemezsin tutkun olurum.
Yıkabilirsen duvarlarımı, sakın bırakma beni.
Tüm tutkularım ve gücümün arkasında
Hâlâ minik bir çoçuğum.
Büyütemezsen kaybolurum...
“Örümceğin ağlarını örmesi de böyledir. Kendi ağzından çıkardığı salya ile kendine bir yuva yapar. Oradan oraya bağlar, kördüğüm gibi. Biz de kendi hayallerimizle kafamızda bir dünya kuruyoruz. Onunla ilgili her şeyi bağlayacak bir yer buluyoruz. Gezdiğimiz yerlere, gördüğümüz insanlara, izlediğimiz filmlere, kitaplara, dinlediğimiz şarkılara, yediklerimize, içtiklerimize bile onu bağlıyoruz. Örümcek ağı, dünyadaki en sağlam maddelerden biridir. İnanılması zor ama öyle. Aşk gibi güçlü. Ama bir rüzgarla uçup gidiyor... Aşk da öyle. Yeni biriyle o duygular da uçup gidiyor.”