Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

a

a
@koyuseffaf
dünyanın henüz genç olduğu günlerde, bir göl kıyısının yanındaki otların üzerine uzanıp suya bakarken narkissos bir şeyler aramaktaydı; sudaki o göz kamaştırıcı yansısına aşık olmadan önce. bulmayı arzuladığı şeyin aşk ya da en azından aşkın varlığını kanıtlayacak bir şey olduğunu tahmin etmek zor değil. hepimiz bunu isteriz. sevgisiz yaşamak hepimiz için can sıkıcı ve tehlikeli bir şeydir. genç yunanımız o sıralarda daha toy bir çocuktu. dünyaya yabancı, tecrübesiz, her şeyden hemen etkilenebilen biriydi. aradığı şeyi bulmak için içine bakacağına dışarıya bakması, onun kaderini daha da acıklı kılıyor.
Reklam
Peki ama acele etmek gerçekten de ayrıcalıklı bir şey midir? Zamanın bizi götüreceği hızdan daha hızlı bir şekilde geleceğe atılmak?
Sayfa 142Kitabı okudu
bize çok hafif gelen önemsiz düşüncelerin sende öyle olmadıkları kesin ve sen, onların ne unutuş, ne de hatıra veren o harikulade saçılmalarından acı çekiyorsun. senin için ne yapabilirim?
Sayfa 103Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
acı çekemeyenin acısından daha “çok” ne olabilir.
yalnızlığı, artık kendisi hakkında yanılmaya yeri olmayan birinin yalnızlığıydı. yalnızca acı çekiyordu artık, acısını çekemediği acıyı.
ve insan bir sokakta bu kadar uzun zaman, yaşlandığını keşfedene kadar zaman geçirmişse doğal olarak artık gidemez, düşüncesinde evet, ama gerçekte hayır, ama gerçekte değil de düşüncede gitmek, çifte ıstırap anlamına gelir,
Reklam
…artık durmadan, zamanında gitmeliydim der ve kendi kendine zamanında neden gitmedim diye sorar. Ama kendimize neden gitmediğimizi sorarsak ve neden zamanında gitmedik dersek, bu en son sınıra gelindiği anda gitmediysek artık bunu anlayamayız…
Ama biz bir başkasına (bir başka konuyu) açıklayamayız, onun nasıl olduğunu, çünkü ona sadece onu nasıl gördüğümüzü açıklayabiliriz, belki de bu onun olduğu şeyle aynı şeydir, ama biz bunu o böyledir diyebilmek yönünde açıklayamayız. Böylece her şey başka olandan tamamen başkadır.
Doğu’da, göreceli olarak, geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek birbirinin içine akar: Batı’da bunlar münferit öğelerdir. Doğu’da zaman içindeki deneyimler bir havuzda toplanan sular gibidir (belki biraz durgun); Batı’da zaman daha çok bir dere hâlinde akan sular gibidir, ve geçip giden şeylerin, sonsuza dek geçip gittiğine dair şiddetli bir farkındalık yaşanır.
yabancı bir memlekette oturup, oraya ait olamamak tahammül edilebilir bir durum olmasının ötesinde, keyifli bir deneyim bile olabilir. çekilen acılar erotize edilebilir, kişi yansıttığı yabancı imgesiyle flört edebilir, egzotik bir öteki’ne dönüşebilir. peki ya insan kendi memleketinde kendisini yabancı gibi hissederse?
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği’nin sonunda, Sabina dışında herkes ölür. Bu arada, o da, Amerika’da bir çeşit ruhsal ölüm tecrübe etmektedir. Ve bu varoluşsal kriz, kaçınılmaz ölümümüz, var olmanın dayanılmaz hafifliğiyle karşılaşmaya mahkûm oluşumuzun sebebidir. Yine de birçoğumuz hayatı seçeriz, çünkü Karenin’in gülümsemesi bir olasılık olarak daima aklımızın bir köşesindedir.
Reklam
Sevgilim Hayat
sen her hafta oğlunu leğende yıkayan hayat yaban, diri memelerinden ısırmak dudaklarındaki tuzu dudaklarıma almak için çok oldu tepelere vurdum kendimi bulutlara karıştım ve karanlık kahvelerde tıraşı uzamış adamlardan huylarını öğrendim senin.
Sayfa 107Kitabı okudu
o kadar ölü vardır ki her yanımda benim -ölüler içindeyim! ölüler içindeyim!- örneğin bir bardak su içsem bir ölü kayar şuramdan su içmeyen bir balık gibi kayar ölülere takılmış bir uçurtma gibiyim biraz öyleyim.
Bu isimlerle bağlantılı olan, tanıdığım bütün bu insanlar nereye gitti de ben bu kapıların hiçbirinde onları artık bulamıyorum? diye sormuş kendi kendine, diyor Oehler. Haftalarca ve aylarca bu soruyu sormuş. Aylarca ve hep aynı soruyu soruyoruz, diyor, kendimize ve başkalarına, ama en çok da kendimize ve bu soruyu yanıtlayamadığımız için, en uzun zaman içinde de, yıllarca da, çünkü hangi aynı soru olursa olsun yanıtlanması mümkün olmadığı için, diyor Oehler, başka bir soru, yeni bir soru, belki de daha önce bir kez sorduğumuz bir soruyu tekrar soruyoruz ve bütün yaşam boyunca böyle sürüp gidiyor, kafa artık bunu kaldıramayıncaya kadar. Bütün bu insanlar, dostlar, akrabalar, düşmanlar nereye gittiler? diye sormuş ve ardı ardına bu isimleri aramış, gece de bu isimleri sormak onda hiç huzur bırakmamış.
49 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.