Ali Şeriati
İslamoğlu’nun sitayişle bahsettiği ve öve öve bitiremediği Ali Şeriatî’nin MUHAMMED KİMDİR kitabına bakalım ve “İnsanın eseri o insanın kendisidir” fehvasınca, Şeriatî’yi kendi eserinden tanıyalım.
Ali Şeriatî’nin bu eseri, 1988 Ankara baskılı. Basan Fecr Yayınevi.
Şeriatî İranlı bir şiî. Bizde İranlılara acemler derler. Dilimizdeki
Bir küçük kızım var.
Güldü mü;
kurur birer birer gül bahçeleri kıskançlıktan.
Ağladı mı;
kahrolur en yetenekli midyeler
dökülüyor diye inciler göz pınarlarından.
Saçları tel tel örülmüş ipek kozalarından.
Yeşil bir söğüt dalı gibi taze,
Şafakta patlayacak bir tomurcuk kadar umutludur.
Bir dünya dolusu insanı sığdırmış
minicik yüreğine,
Sevgi güneşli bir deniz gibi
şavkır gözlerinde.
Ama bir küçük çelişkisi var benimle,
O bir an önce büyümek peşinde
Bense;
insanlar onun gözleriyle
baksınlar istiyorum birbirlerine.
Biz sıradan insanlar belki senin gibi büyük hıza ve x-ışınlı bakışa sahip değiliz superman ama insan zihninin gücünü asla küçümseme.
Biz bu kalın ve küçük kafataslarımız içinde dünya üzerindeki en tehlikeli silahı taşıyoruz.
İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri, bir mektubunda şöyle buyuruyor:
Allâhü Teâlâ, Resûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem’i yaratmış olmasaydı, mahlûkatı yaratmaz ve Rab olduğunu izhar etmezdi. Hazret-i Âdem, su ile çamur arasında iken o, peygamber idi. Beşeriyetin Efendisi olan böyle bir Resûl-i Kerîm’i tasdik edenler, şüphesiz en hayırlı ümmettir.
"İnsanlar hızlı trenlere biniyorlar ama ne aradılarını bildikleri yok. Koşuyor, heyecanlanıyor, donup duruyorlar," dedi.
Sonra ekledi:
"Bunca çabaya değse bari..."