Ayağa kalkmış, çardağın arka kısmına geçip korkuluğa yaslanmıştı. Alin'i tek koluyla kucağına taşıyordu. Küçük su kızı başını ona yaslamış gökyüzüne bakıyordu.
Daren, "İşte orada olur," dedi. "Yeterince uzun süre bakarsan yıldızların hâlâ parladığını görebilirsin."
"Yıldızlara çıkabilir miyim?" diye sordu Alin heyecanla.
"Uçabilirsen yaklaşabilirsin," diye cevapladı Gece Yarısı Lordu.
"Sen gördün mü onları?" diye sordu Alin.
"Hemde çok yakından."
"Prenses gibiler mi?"
"Işıl ışıllar."
"Beni de oraya çıkarır mısın?" Alin, temas etmeyi çok seviyordu, şimdi de küçük elini istekle Daren'in yüzüne yaslamıştı.
"Beni Arın'dan daha çok seversen çıkarırım. Şöyle bakim, kim daha yakışıklı,"
Yemin ederim Alin'in ondan daha olgun olduğu zamanlar oluyordu.
"Arın," diye kıkırdadı Alin.
"Yok sana yıldız falan," diye suratını astı cehennem lordu,
o ateştendi
bense buzdan.
haddinden fazla yaklaştım,
onun alevlerine.
korlarıyla
eritti beni.
yerde küçük bir su birikintisine
çevirdi.
zaman içinde
tekrar katılaştım
ama hiç bir zaman
aynı buz olamadım.
sulu ve gevrek bir taklidine dönüştüm sadece bir zamanlar ki halimin.
Küçük prenses, krallığı saldırıya uğradığında korkup saklanabilirdi ama büyüdüğünde bir kraliçe olarak geri döner ve hakkı olanı alırdı. Benim de yapmam gereken buydu.
"Düş kurmaktan güzel bir şey var mıdır? Periymiş gibi oluyor insan. Bir şeye tüm gücümüzle inandık mı o şey gerçekten varmış gibi gelir bize."
"Her şeyi tamam olanlar için düş kurmak kolaydır," dedi Lavinia. "Ama çatı katında yaşayan bir dilenci olsan aynı şeyi gene yapabilir miydin?"
"Doğa insana iyi bir yürek verdi mi eller kendiliğinden açılırdı, gönüller de öyle. Eller bazı bazı boş olsa bile, gönüldeki zenginlikler tükenmezdi, avuturdu insanı, güç verirdi, sevinç, güven verirdi."
… çünkü en sonunda öğrenebildim ki her mutlu son bir prens istemezmiş. Küçük kızlar büyürlerken kendileri için türlü türlü mutlu sonlar yazabilirşer, en sonunda da onlardan birine ve hatta belki birden fazlasına kavuşabilirlermiş.
Annem beni evinde oyuncak olmayan sıkıcı bir komşuya götürdüğünde balkona çıkar kendimi kurtarılmayı bekleyen bir prenses gibi hayal ederdim. Küçük kızlar hep yapar bunu... Hayatın sıradanlığına ve saçmalıklarına katlanmanın bir başka yolu da buydu. O anda ağır çekim bir sahnenin içinde olduğumu düşünmeye başladım. Arka fonda hüzünlü bir keman sesi...
"eğer böyle durmadan konuşup sana nasıl yeni şeyler yaratabileceğini anlatırsam buna daha kolay katlanabilirim. unutabileceğimi sanmıyorum fakat belki böyle yaparsak katlanmak daha kolay olabilir."